Onlar Şükran Gününde hindi yediler.
- They ate turkey on Thanksgiving Day.
O hindi melezinin nerede olduğunu sorma.
- Don't ask where that turkey baster's been.
Polonya'dan Türkiye'ye ithal edilen bir sürü ürün var.
- There are many products imported from Poland to Turkey.
Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
- Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
Kamyonun bir debriyaj arızası vardı.
- The truck had a clutch failure.
Biz onların dükkanının bir başarısızlık olduğunu düşündük, fakat şimdi, zor günleri atlattılar ve hatta büyüdüler.
- We thought their shop was a failure, but now they've gotten out from under and even expanded.
Herkes deneyin başarısızlıkla sonuçlanacağını bekliyordu.
- Everybody expected that the experiment would result in failure.
Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.
- My mother was disappointed by my failure.
Tek bir hata, ve sen bir fiyaskosun.
- A single mistake, and you are a failure.
Tom bir baba olarak tam bir fiyasko.
- Tom is a complete failure as a father.
Hatası için kötü şansını suçluyor.
- He blames his failure on bad luck.
Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır.
- Tom always tries to blame someone else for his failures.
Batmanın eşiğindeyiz.
- We're on the border of failure.
We don't tolerate failure.
- We do not tolerate failure.
We do not tolerate failure.
- We don't tolerate failure.
... ELON MUSK: Because for sure failure ...
... ' the greatest failure we've had with regards to ' to gun violence in some respects ...