Chris Kate'i tuhaf bir çocukla mahallede yürürken fark etti.
- Chris noticed Kate walking through the neighborhood with a strange boy.
Tom okuldan eve giderken çok klas bir mahalleden yürür.
- Tom walks through a very classy neighborhood on his way home from school.
Tom Mary'ye Boston'da fakir bir muhitte büyüdüğünü söyledi.
- Tom told Mary that he grew up in a poor neighborhood in Boston.
Sakin bir muhitte yaşıyorum.
- I live in a quiet neighborhood.
Yeni Yıl Günü, birçok kişi, çevre türbelerini ziyaret eder.
- On New Year's Day, many people visit neighborhood shrines.
Ben bu çevreyi bilirim.
- I am familiar with this neighborhood.
Okulun civarında yaşıyoruz.
- We live in the neighborhood of the school.
Tom'un yaşadığı aynı semtte yaşamak istiyorum.
- I want to live in the same neighborhood where Tom lives.
Böyle bir semtte yaşayamam.
- I cannot live in such a neighborhood.
Bill kendi büyük arabasıyla komşularına karşı övünür.
- Bill boasts of owning the biggest car in the neighborhood.
Bu çevreyi biliyor musun?
- Do you know this neighbourhood?
Bayan Ogawa bu çevreyi iyi biliyor.
- Mrs Ogawa is familiar with this neighbourhood.
Fiyat yaklaşık 50 dolar civarındaydı.
- The price was in the neighbourhood of 50 dollars.