Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
- Tom wanted to unite not divide.
Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.
- The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.
Yol burada ikiye bölünür.
- The road divides here into two.
Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
- The playground is divided into three areas by white lines.
There is a great divide between us.