Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a distance relative to a given reference elevation

listen to the pronunciation of a distance relative to a given reference elevation
Englisch - Türkisch

Definition von a distance relative to a given reference elevation im Englisch Türkisch wörterbuch

level
düzey

Son zamanlarda yağ düzeyini kontrol ettin mi? - Have you checked the oil level recently?

Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum. - I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.

level
seviye

Bu yıl işsizlik rekor seviyelere ulaşacak. - This year unemployment will reach record levels.

Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir. - While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.

level
aynı seviyeye getir
level
aynı düzeyde
level
aynı düzlemde olma
level
muntazam
level
bir seviyede olan
level
kot
level
altitüt
level
düzlemek
level
dengeli
level
derece

Su, deniz seviyesinde 100 santigrat derecede kaynar. - Water boils at 100 degrees Celsius at sea level.

Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde. - Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.

level
düz yer
level
düzey,v.aynı seviyeye getir: n.düzey
level
{s} seviyeli

Tom geçen yılın ders planlarını benimsedi böylece onları bu yılın daha düşük seviyeli öğrencileri için kullanabildi. - Tom adapted last year's lesson plans so he could use them with this year's lower level students.

level
{i} zemin
level
{i} düzlük, düz yer
level
{s} akılcı
level
{i} düzeç, kabarcıklı düzeç, su terazisi
Englisch - Englisch
level

By the end of the day, we'd dug down to the level of the old basement floor.

a distance relative to a given reference elevation

    Silbentrennung

    a dis·tance rel·a·tive to a giv·en re·fer·ence el·e·va·tion

    Türkische aussprache

    ı dîstıns relıtîv tı ı gîvın refrıns elıveyşın

    Aussprache

    /ə ˈdəstəns ˈrelətəv tə ə ˈgəvən ˈrefrəns ˌeləˈvāsʜən/ /ə ˈdɪstəns ˈrɛlətɪv tə ə ˈɡɪvən ˈrɛfrəns ˌɛləˈveɪʃən/
Favoriten