a direct or indirect attack, which must be answered

listen to the pronunciation of a direct or indirect attack, which must be answered
Englisch - Türkisch

Definition von a direct or indirect attack, which must be answered im Englisch Türkisch wörterbuch

threat
(Otomotiv) dış

Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı. - Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.

threat
tehdit

Facebook, Twitter, YouTube ve Blogger hayatımızı tehdit ediyor. - Facebook, Twitter, YouTube and Blogger are threatening our life.

Darbeler siyaseti tehdit edebilir. - Coup d'états can threaten the politics.

threat
{f} tehdit et

Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi. - Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.

Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim. - They threatened to kill me so I gave them up my wallet.

threat
tehlike işareti
threat
gözdağı
threat
{i} tehlike: This poses a threat to our silk industry. İpek sanayimiz için bir tehlike bu
threat
{i} tehlike

Tehlike artık mevcut değil. - The threat no longer exists.

Fırtına tehlikesi var. - There is a threat of a storm.

threat
{i} korkutma

Kimse Tom'un gözünü korkutmadı.. - No one threatened Tom.

threat
{i} adak
Englisch - Englisch
threat
a direct or indirect attack, which must be answered
Favoriten