Sürekli nöbet tutmalıyız.
- We must maintain a constant vigil.
Gözlerinde gözyaşlarıyla TV izliyordu.
- She was watching TV with tears in her eyes.
Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
- Mother asked the babysitter to watch the children.
Sen uyanık olmak zorundasın.
- You have to be vigilant.
Uyanık olmak zorundayız.
- We have to be vigilant.
Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum.
- I like watching Code Lyoko.
Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
- My father usually watches television after dinner.