O çalışma masası Meg için çok küçük.
- That desk is too small for Meg.
Onlar ön çalışma masasına yaklaşıyorlar.
- They approach the front desk.
Lütfen bunu ön sıraya ilet.
- Please hand this in at the front desk.
Sıranın üzerinde bir kitap duruyor.
- A book is lying on the desk.
Anahtar masanın üstünde.
- The key is on the desk.
Lütfen bilgi masasında sor.
- Please ask at the information desk.
Resepsiyondan bir randevu daha al.
- Make another appointment at the front desk.
Anahtarı resepsiyon masasında bıraktım.
- I left the key at the reception desk.
Benim dizüstü bilgisayar bürodadır.
- My notebook is in the desk.
... the buck does stop at his desk and ' and he takes responsibility for ' for that ' for ...
... capitals with stores in the crowd at the desk and streets ...