a defensive position or effort

listen to the pronunciation of a defensive position or effort
Englisch - Türkisch

Definition von a defensive position or effort im Englisch Türkisch wörterbuch

stand
{i} duruş

Tom cesur bir duruş aldı. - Tom took a courageous stand.

Duruşumu netleştireyim. - Let me make my stand clearer.

stand
{f} dayanmak
stand
{f} kalmak

Tren o kadar doluydu ki tüm gezi boyunca ayakta kalmak zorunda kaldım. - The train was so packed that I had to stand up during the whole trip.

stand
{f} dur

Biri odasının önünde duruyor. - Somebody is standing in front of his room.

Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor. - The balance at the bank stands at two million yen.

stand
{f} çekilmek
stand
dayamak
stand
iş yeri
stand
boyunda olmak (bir şeyin)
stand
dikelmek
stand
mola
stand
durmak

Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık. - The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka.

Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım. - The train was so crowded that I had to keep standing all the way.

stand
direnme
stand
dikeltmek
stand
direniş
stand
{i} tutum
stand
çekmek
stand
{f} ayakta durmak, durmak; ayakta kalmak
stand
dükkan

Orada duran adam dükkanının sahibidir. - The man standing over there is the owner of the store.

stand
{i} tribün

Binlerce destek çığlıkları tribünlerden duyulabildi. - Thousands of supporting cries could be heard from the stands.

Englisch - Englisch
stand
a defensive position or effort

    Silbentrennung

    a de·fen·sive po·si·tion or ef·fort

    Türkische aussprache

    ı dîfensîv pızîşın ır efırt

    Aussprache

    /ə dəˈfensəv pəˈzəsʜən ər ˈefərt/ /ə dɪˈfɛnsɪv pəˈzɪʃən ɜr ˈɛfɜrt/
Favoriten