O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.
- When he shouted, the veins in his neck stood out clearly.
Balta alçakgönüllü bir boyuna gitmez.
- The axe does not go to a humble neck.
Yaka onun boynunu yıprattı.
- The collar chafed her neck.
Dedektiflerden biri onu boynundan yakaladı.
- One of the detectives seized him by the neck.