a crack, or longitudinal fissure

listen to the pronunciation of a crack, or longitudinal fissure
Englisch - Türkisch

Definition von a crack, or longitudinal fissure im Englisch Türkisch wörterbuch

split
{f} bölmek

Onu bölmek istiyoruz.Bize onu iki tabakta getirir misin? - We'd like to split it. Could you bring it to us on two plates?

split
{i} kırılma
split
{s} çatlak
split
(Bilgisayar) bölme

Onu bölmek istiyoruz.Bize onu iki tabakta getirir misin? - We'd like to split it. Could you bring it to us on two plates?

split
kırılmak
split
bölüşmek
split
{f} ayırmak

Tom yakacak odunları ayırmak için benden ona yardım etmemi istedi. - Tom asked me to help him split firewood.

split
küçük şişe muzla yapılmış dondurmalı tatlı
split
bölünmüş, bölmek, ayırmak;Yarım
split
böl

Ödülü yarı yarıya bölüşelim. - Let's split the reward fifty-fifty.

Bugün hesabı bölüşelim. - Let's split the bill today.

split
{f} katıla katıla gülmek
split
{f} kırmak; yarmak; çatlatmak; kırılmak; yarılmak; çatlamak
split
{f} ince eleyip sık dokumak
split
(fiil) yarmak, paylaştırmak, bölüştürmek, bölmek, parçalamak, ayırmak, kırmak, yıkmak, mahvetmek, çatlatmak, bölünmek, ayrılmak, kopmak, parçalanmak, çatlamak, paylaşmak, bölüşmek, titizlenmek, kılı kırk yarmak, ince eleyip sık dokumak, gülmekten yarılmak, katıla katıla gülmek, defolup gitmek, çekip gitmek
split
{i} bozuşma
split
{f} çekip gitmek
split
ufak parça
split
{i} (dikiş yeri üzerindeki) sökük, sökük yer. split-level
split
{f} ayrılmak

Mary ile ayrılmak istemedim. - I didn't want to split up with Mary.

Tom ayrılmak zorunda kaldığını söyledi. - Tom said he had to split.

split
{f} kırmak
Englisch - Englisch
split
a crack, or longitudinal fissure
Favoriten