O, bir suç ortağı olarak düşünüldü.
- He was considered an accomplice.
Tom Mary'nin sözde suç ortağıydı.
- Tom was Mary's alleged accomplice.
Sami'nin suç ortakları da hapishanede ona katıldı.
- Sami's accomplices also joined him in prison.
Polis katilin suç ortaklarını tutukladı.
- The police have arrested the murderer's accomplices.