Bu bisküvileri bakkalda aldım.
- I bought these biscuits at the grocer's.
O bir bisküviyi parçaladı.
- She crumbled a biscuit.
Kurabiyeleri çalarken belirlendi.
- He was spotted stealing cookies.
Tabakta birçok kurabiye bulunmasına rağmen, sadece üç tane yedim.
- Even though there were many cookies on the dish, I only ate three.
Bu öğleden sonra pişirdiği kurabiyelerden birini yesen Tom'un umursamıyacağından eminim.
- I'm sure Tom wouldn't mind if you ate one of the cookies he baked this afternoon.
Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.
- I'd like to try one of those cookies.
Tom'a bazı çörekler pişirdim.
- I baked some cookies for Tom.
Bir çörek ya da bir şey ister misin?
- Do you want a cookie or something?
Lütfen bisküvilere buyurun.
- Please help yourself to the cookies.
Bisküvi masanın altındadır.
- Cookie is under the table.
Bebek Kate tarafından yetiştirildi.
- Cookie was raised by Kate.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
... the thirteen century of cookie caravan serai is not situated on the ancient ...
... that they don't have to do a cookie-cutter, ...