Kölelik muhaliflerinin çoğu oy vermedi.
- Most opponents of slavery did not vote.
Birçok muhalif Sibirya'ya gönderildi.
- Many opponents were sent to Siberia.
Onlar iyi rakiplerdi.
- They were good opponents.
Rakiplerinizi küçümsemeyin.
- Don't underestimate your opponents.
Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.
- Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.
Onun rakibine karşı bir şansı yok.
- He doesn't stand a chance against his opponent.
Aday rakibi karşısında vahşi suçlamalar yaptı.
- The candidate made wild accusations against his opponent.
Tom Mary'nin karşısına oturdu.
- Tom sat opposite Mary.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.