a contestant that you are matched against

listen to the pronunciation of a contestant that you are matched against
Englisch - Türkisch

Definition von a contestant that you are matched against im Englisch Türkisch wörterbuch

opponent
muhalif

Kölelik muhaliflerinin çoğu oy vermedi. - Most opponents of slavery did not vote.

Birçok muhalif Sibirya'ya gönderildi. - Many opponents were sent to Siberia.

opponent
{i} rakip

Onlar iyi rakiplerdi. - They were good opponents.

Rakiplerinizi küçümsemeyin. - Don't underestimate your opponents.

opponent
{s} karşıt

Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar. - Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.

opponent
{s} karşı

Onun rakibine karşı bir şansı yok. - He doesn't stand a chance against his opponent.

Aday rakibi karşısında vahşi suçlamalar yaptı. - The candidate made wild accusations against his opponent.

opponent
karşıki
opponent
(Dilbilim) karşıtdaş
opponent
(Dilbilim) karşıçıkan
opposite
karşıt olan
opponent
{s} zıt
opponent
{i} düşman
opposite
karşı

Tom Mary'nin karşısına oturdu. - Tom sat opposite Mary.

Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar. - They live in the house opposite to ours.

opponent
(Askeri) MUHALİF, RAKİP
opponent
{i} karşı taraf
opponent
{i} aleyhtar
opposite
karşıda olan
Englisch - Englisch
opposite
opponent
opposition
a contestant that you are matched against

    Silbentrennung

    a con·tes·tant that you are matched a·gainst

    Türkische aussprache

    ı kıntestınt dhıt yu ır mäçt ıgenst

    Aussprache

    /ə kənˈtestənt ᴛʜət ˈyo͞o ər ˈmaʧt əˈgenst/ /ə kənˈtɛstənt ðət ˈjuː ɜr ˈmæʧt əˈɡɛnst/
Favoriten