Herhangi bir soruna yol açmak istemiyoruz.
- We don't want to cause any trouble.
Paniğe yol açmak istemiyorum.
- I don't want to cause a panic.
Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.
- The primary cause of his failure is laziness.
Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.
- Marriage is the main cause of all divorces.
Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
- All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
Onun işini kaybetmesine neyin sebep olduğunu düşünüyorsun?
- What do you think caused him to lose his job?
Burada iyi bir amaç için buradayız.
- We're here for a good cause.
Fırtına hiçbir hasara neden olmadı.
- The storm didn't cause any damage.
Alarm için neden olmadığını anlıyorum.
- I see no cause for alarm.
O okulda iyi davranıyor ama evde sorunlara neden oluyor.
- He behaves well in school but at home he causes problems.
Tom'un niyeti Mary'ye sorun yaratmak değildi.
- Tom didn't intend to cause Mary any trouble.
Yakında hareket artmıyordu. Birçok kişinin cesareti kırıldı ve davadan ayrıldı.
- Soon the movement was no longer growing. Many people became discouraged and left the cause.
O, davaya hiçbir katkıda bulunmadı.
- He contributed nothing to the cause.
Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
- When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.