a chance to use (something) shared in sequence with others

listen to the pronunciation of a chance to use (something) shared in sequence with others
Englisch - Türkisch

Definition von a chance to use (something) shared in sequence with others im Englisch Türkisch wörterbuch

turn
açmak

Haberleri açmak istemiyorum. - I don't want to turn on the news.

Radyoyu açmak için butona bastım. - I pressed the button to turn the radio on.

turn
{f} dön

Sana sağa dönmeni emrediyorum - I order you to turn right.

Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim. - Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.

turn
kıvırmak
turn
büklüm
turn
sapmak
turn
sürpriz
turn
heyecan

O, aşkını heyecanlandırdı. - She turned on her lover.

O, bu elbiseyi giydiği zaman beni heyecanlandırır. - He turns me on when he wears those clothes.

turn
dönmek

Eğer doğru hatırlıyorsam, sanırım bir sonraki köşede sola dönmek zorundayız. - If I remember correctly, I think we have to turn left at the next corner.

Şimdi geri dönmek için çok geç. - It's too late to turn back now.

turn
döndürmek

Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür. - Turning the steering wheel makes the car turn.

turn
değişim
turn
sıra

Sonunda onun sırasıydı. - It was her turn at last.

Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir. - Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.

turn
katlamak
turn
dönemeç
turn
{i} dönüş

Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek. - This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.

Tom çoğunlukla dönüş sinyalini kullanmayı unutur. - Tom often forgets to use his turn signal.

turn
yön değiştirme
turn
yönelme
turn
{f} ekşimek
turn
istidat
turn
(Askeri) DÖNÜŞ: Bir uçağın, istikamet değiştirmek için yaptığı manevra
Englisch - Englisch
turn

They took turns playing with the new toy.

a chance to use (something) shared in sequence with others
Favoriten