Bir olaya sebep olmak istemedim.
- I didn't want to cause a scene.
Biz mümkün olan en az zarara sebep olmak istiyoruz.
- We want to cause the least possible harm.
Tom bize daha fazla soruna neden olmak istemedi.
- Tom didn't want to cause us any more trouble.
Daha fazla soruna neden olmak istemiyorum.
- I don't want to cause any more trouble.
Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.
- Marriage is the main cause of all divorces.
Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
- The accident has caused many deaths.
Yangına dikkatsiz bir sigara içicisinin sebep olduğu ortaya çıktı.
- It transpired that fire was caused by a careless smoker.
Bu kazaya neyin sebep olduğu tam bir sır.
- It is a complete mystery what caused the accident.
Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.
- You must bring home to him the importance of the matter.
Meseleyi senin yargına bırakıyorum.
- I leave the matter to your judgement.
Herhangi bir soruna yol açmak istemiyoruz.
- We don't want to cause any trouble.
Paniğe yol açmak istemiyorum.
- I don't want to cause a panic.
Lütfen gelecek toplantıda maddeyi öne sür.
- Please bring the matter forward at the next meeting.
Madde katı, sıvı veya gaz olarak bulunabilir.
- Matter can exist as a solid, liquid, or gas.
Durgunluk birçok işletmenin kapanmasına neden oldu.
- The recession caused many businesses to close.
İşçilerimiz buz fırtınasının neden olduğu hasarı onarmak için gece gündüz çalışıyorlar.
- Our employees are working around the clock to fix the damage caused by the ice storm.
Burada iyi bir amaç için buradayız.
- We're here for a good cause.
Dikkatsiz araba sürme kazalara neden olmaktadır.
- Careless driving causes accidents.
Tom bize daha fazla soruna neden olmak istemedi.
- Tom didn't want to cause us any more trouble.
Ereksiyon problemlerinin çeşitli nedenleri olabilir.
- Erection problems can have various causes.
Yapmak istediğim son şey sana bir probleme neden olmak.
- The last thing I want to do is cause you a problem.
Deprem geniş çaplı hasara yol açtı.
- The earthquake caused widespread damage.
Paniğe yol açmak istemiyorum.
- I don't want to cause a panic.
Tom bana çok sorun çıkarıyor.
- Tom causes me a lot of trouble.
O okulda iyi davranıyor ama evde sorunlara neden oluyor.
- He behaves well in school but at home he causes problems.
Kazaya sebep olduğuma son derece pişmanım.
- I deeply regret having caused the accident.
Bu kazaya neyin sebep olduğu tam bir sır.
- It is a complete mystery what caused the accident.
Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
- The accident has caused many deaths.
Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.
- The primary cause of his failure is laziness.
O, davaya hiçbir katkıda bulunmadı.
- He contributed nothing to the cause.
Yakında hareket artmıyordu. Birçok kişinin cesareti kırıldı ve davadan ayrıldı.
- Soon the movement was no longer growing. Many people became discouraged and left the cause.
Tom bir at yetiştiricisidir.
- Tom is a horse breeder.
Sami bir köpek yetiştiricisiydi.
- Sami was a dog breeder.
O sorun çıkarmak istemiyor.
- He doesn't want to cause trouble.
Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.
- They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.
Yapmak istediğim son şey sana bir probleme neden olmak.
- The last thing I want to do is cause you a problem.
Yapmak istediğim son şey size herhangi bir soruna neden olmak.
- The last thing I want to do is cause you any problems.
Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.
- They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.
Mesele kazaya kimin neden olduğu.
- The question is who caused the accident.
Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
- When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.
Şu an için, hastalığın sebebi bilinmiyor.
- At present, the cause of the disease is unknown.
Kazanın sebebi olduğunun tamamen farkındadır.
- He fully realizes that he was the cause of the accident.
The explosion caused a panic.
The explosion caused much damage to the building.
He is fighting for a just cause.
... wasn't advancing that cause. That's how we signed three trade deals into law that are ...
... bacteria that live in our guts. And they provide infection. They can cause disease. ...