Mary saçını topuz yaptı.
- Mary did her hair in a bun.
O, saçını topuz yapar.
- She wears her hair in a bun.
Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.
- Mary baked three dozen cookies for Tom's party.
Kurabiyeleri çalarken belirlendi.
- He was spotted stealing cookies.
Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.
- I'd like to try one of those cookies.
Bu kurabiyelerden birini yiyebilir miyim?
- Would it be OK if I ate one of these cookies?
Tavşan şeklinde bazı kurabiyeler yaptım.
- I made some bunny-shaped cookies.
Hey, duydun mu? Susan'ın fırında bir kurabiyesi var.
- Hey, did you hear? Susan has a bun in the oven.
Paskalya tavşanına inanıyor musun?
- Do you believe in the Easter Bunny?
Tavşan şeklinde bazı kurabiyeler yaptım.
- I made some bunny-shaped cookies.
Lütfen bisküvilere buyurun.
- Please help yourself to the cookies.
Tom bize bisküviler pişirirdi.
- Tom used to bake us cookies.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Kaç tane hamburger ekmeği aldın.
- How many hamburger buns did you buy?
Bir kuş topluluğu gördük.
- We saw a bunch of birds.
O, saçını topuz yapar.
- She wears her hair in a bun.
Dün iki tane buğulanmış çörek satın aldım.
- Yesterday I bought two steamed buns.
Biz uyandığımızda büyükbabam kahvaltı için taze çörekler getirmişti.
- When we woke up, Grandfather had brought fresh buns for breakfast.
Bebek Kate tarafından yetiştirildi.
- Cookie was raised by Kate.
Tom'a biraz süt ve çörek verdim.
- I gave Tom some milk and cookies.
Bir çörek ya da bir şey ister misin?
- Do you want a cookie or something?
The Great Depression was the golden age of gangsters.
- Büyük Bunalım, gangsterlerin altın çağındaydı.
Fadil was born during the Great Depression.
- Fadıl, Büyük Bunalım sırasında doğdu.