Sana lokal anestezi ilacı verdik.
- I've given you a local anesthetic.
Sana lokal anestetik vereceğim.
- I'll give you a local anaesthetic.
Gotland'te kirpi, yerel bir semboldür.
- The hedgehog on Gotland is a local symbol.
Nepalce'nin yerel adı नेपाली'dir.
- The local name of Nepali is नेपाली.
O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
- She married a local boy.
Yerel sakinler şok içinde.
- Local residents are in a state of shock.
Her hafta sonu Tom arkadaşlarıyla bir yerel barda bira içer.
- Tom drinks beer with his buddies at the local bar every weekend.
Tom yerel bir bardaydı.
- Tom was in a local bar.