Bir anne için en acı şey, kendi çocuğunu gömmektir.
- The most painful thing for a mother is having to bury her own child.
Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
- At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim.
- They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.
Indisputable, though very dim to modern vision, rests on its hill-slope that same Bury, Stow, or Town of St. Edmund; already a considerable place, not without traffic.