Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
İzlenen demlik asla kaynamaz.
- A watched pot never boils.
Kestaneler en azından on beş dakika kaynamalı.
- Chestnuts have to be boiled for at least fifteen minutes.
Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer.
- It takes about ten minutes to boil an egg.
Suyu kaynatmak sadece üç dakika sürer.
- It takes only three minutes for the water to boil.
Tom su kaynatmayı bilmiyor.
- Tom doesn't know how to boil water.
Lütfen yumurtaları çok sert kaynatma.
- Please don't boil the eggs so hard.
Biz spagetti pişirmek için su kaynatıyoruz.
- We boil water to cook spaghetti.
Yumurtaları pişirmek için suyu kaynatırsın.
- You boil water to cook eggs.
Berbat safra kesesi ameliyatından sonra, hasta hem mecazi olarak hem de kelimenin tam anlamıyla, safra ile doluydu.
- After the botched gallbladder surgery, the patient was filled with bile, both figuratively and literally.
Safra kesesi safra üretir.
- The gallbladder produces bile.
In the drawing room, several conversations were aboil.
In the kitchen several pots were aboil.
I’m boiling in here – could you open the window?.
Add the noodles when the water comes to the boil.
Pure water boils at 100 degrees Celsius.
Boil some water in a pan.
It’s boiling outside!.