Onun sakalında bir kırıntı var. - There is a crumb in his beard.
Onun sakalında bir kırıntı var.
There is a crumb in his beard.
Bu çocuklar ördeklere ekmek kırıntıları attılar, onları gördüm. - These children threw the bread crumbs to the ducks, I saw them.
Bu çocuklar ördeklere ekmek kırıntıları attılar, onları gördüm.
These children threw the bread crumbs to the ducks, I saw them.
a crumb of comfort.