aşağıdan

listen to the pronunciation of aşağıdan
Türkisch - Englisch
from below
beneath
below

You are from below; I am from above. You are of this world; I am not of this world. - Siz aşağıdansınız; Ben yukarıdanım. Siz bu dünyadansınız; Ben bu dünyadan değilim.

aşağı
below

Who lives in the room below? - Aşağıdaki odada kim yaşıyor?

He looked down at the valley below. - Aşağıdaki vadiye baktı.

aşağı
down

She looked at me with tears running down her cheeks. - Yanaklarından aşağı akan gözyaşlarıyla bana baktı.

Tom ran down the stairs. - Tom merdivenlerden aşağıya koştu.

aşağıdan almak
to ingratiate oneself, adopt a humble attitude
aşağıdan almak
to sing small, to climb down
aşağıdan vurarak
underarm
aşağıdan vurulan
underhand
aşağıdan vurulan
performed with the arm below the height of the shoulder and the palm of the hand facing forward
aşağı
inferior

There is no reason for you to feel inferior to anyone. - Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.

He has an inferiority complex. - Onun bir aşağılık kompleksi var.

aşağı
minus
aşağı
lowly
aşağı
lower

The actual price was lower than I had thought. - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.

Hanover is the capital of Lower Saxony. - Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.

aşağı
hedge
aşağı
inferior to

There is no reason for you to feel inferior to anyone. - Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.

aşağı
de
aşağı
second
aşağı
bottom

He examined it from top to bottom. - Onu baştan aşağı inceledi.

Mary cleaned her apartment from top to bottom. - Mary dairesini baştan aşağı temizledi.

aşağı
less

They are more or less the same size. - Onlar aşağı yukarı aynı boyuttalar.

This book costs more or less 20 euros. - Bu kitap aşağı yukarı 20 avroya mâl oldu.

aşağı
(Bilgisayar) move down

We saw the parade move down the street. - Geçit töreninin caddeden aşağıya doğru ilerlediğini gördük.

aşağı
de-
aşağı
nether
aşağı
down of
aşağı
down on

The victim's body was lying face down on the rug. - Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.

We looked down on him as a coward. - Biz onu bir korkak olarak aşağıladık.

aşağı
down, downstairs
aşağı
poor in quality, inferior; low in value
aşağı
commonplace, common
aşağı
the lower part, bottom
aşağı
sub

You can watch movies with English subtitles using this link. - Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.

The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing. - Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.

aşağı
hypo
aşağı
lower, down, inferior; common, mean; less; the lower part, bottom; down, below
aşağı
infra
aşağı
the one below
aşağı
under

My chinese is far from perfect, but I can roughly understand everything he is saying. - Benim Çincem mükemmel olmaktan uzak, ama aşağı yukarı onun söylediği her şeyi anlayabiliyorum.

There was a watermill under the dam. - Barajın aşağısında bir su değirmeni vardı.

aşağı
downward
aşağı
downstairs

We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly. - Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.

She came downstairs with a letter in her hand. - Elinde bir mektupla merdivenlerden aşağı indi.

aşağıdan
Favoriten