The opening of the country had a great influence on Japanese civilization.
- Ülkenin açılmasının Japon medeniyeti üzerinde büyük bir etkisi oldu.
Cat cafés have started opening up all over the world.
- Kedi kafeler tüm dünyada açılmaya başladı.
Many people in the world are hungry.
- Dünyada birçok insan açtır.
You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
- Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
The fight for civil rights in the United States started in 1954, when the government said school had to be open to everyone.
- Amerika Birleşik Devletlerinde sivil haklar için mücadele 1954 yılında başladı, hükümetin herkese okul açılmak zorunda olduğunu söylediğinde.
Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
- Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
I don't know why Tom doesn't want to go sailing with us next week.
- Tom'un neden gelecek hafta bizimle denize açılmak istemediğini bilmiyorum.
I wanted to go sailing.
- Ben denize açılmak istedim.
Fadil opened a fast-food restaurant.
- Fadil bir fast-food restoran açtı.
He who uncovers the most dies the fastest.
- Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.
The file cabinet drawers are open.
- Dosya dolabı çekmeceleri açıktır.
Tom spent fifteen minutes trying to pry open the drawer with a crowbar, but he couldn't get it opened.
- Tom çekmeceyi bir levye ile kaldırarak açmaya çalışarak on beş dakika harcadı fakat onu açamadı.
Tulips will bloom soon.
- Laleler yakında çiçek açacaklar.
The roses are blooming early this year.
- Güller bu yıl erken çiçek açıyor.
At the inauguration ceremony a plaque was unveiled in honor of the founder.
- Açılış töreninde kurucunun şerefine bir plaket verildi.
The automaker will unveil its new line of sports cars tomorrow.
- Otomobil üreticisi yarın spor arabaların yeni çizgisini açıklayacak.
Tom stood at the door, flipping the light switch on and off.
- Tom kapıda durdu, ışık anahtarının açık ve kapalı olmasına baktı.
Tom clicked the light switch on.
- Tom lamba anahtarını açtı.
The man was folding and unfolding his arms.
- Adam kollarını bağlıyordu ve açıyordu.
Tom unfolded the newspaper and started to read it.
- Tom gazeteyi açtı ve onu okumaya başladı.
Twitter loves open source.
- Twitter, açık kaynağı sever.
Don't sleep with the windows open.
- Pencereler açık uyuma.
I told you not to turn on the lights.
- Sana ışıkları açmamanı söyledim.
It's very warm. Shall I turn on the air conditioner?
- Burası çok sıcak. Klimayı açayım mı?
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
- Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
Tom seemed to be famished.
- Tom çok aç görünüyordu.
Tom said that he was famished.
- Tom Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
I opened the box and looked inside.
- Kutuyu açtım ve içine baktım.
He opened a checking account with the bank.
- O, bankada bir çek hesabı açtı.
Tom is in the other room, unpacking boxes.
- Tom diğer odada kutuları açıyor.
I have just arrived. I haven't even unpacked my bags.
- Daha yeni geldim. Çantalarımı bile açmadım.
We uncovered this arcane.
- Biz bu gizemi açığa çıkardık.
He who uncovers the most dies the fastest.
- Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.
She would not disclose the secret.
- Sırrı açığa vurmazdı.
He disclosed my secret.
- O, sırrımı açığa çıkardı.
Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press.
- Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.
Fadil exposed his dark secret.
- Fadıl karanlık sırrını açıkladı.
Tom unlocked the drawer.
- Tom çekmecenin kilidini açtı.
Tom unlocked the front gate.
- Tom ön kapının kilidini açtı.
You shouldn't take this medicine on an empty stomach.
- Bu ilacı aç karnına almamalısın.
You shouldn't be drinking on an empty stomach.
- Aç karnına içki içmemelisin.
Can you unclog the toilet?
- Sen tuvaletteki tıkanıklığı açabilir misin?
It's possible that Tom doesn't know how to unclog a sink.
- Tom'un lavaboyu nasıl açacağını bilmemesi mümkündür.
Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary.
- Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.
I don't know why Tom doesn't want to go sailing with us next week.
- Tom'un neden gelecek hafta bizimle denize açılmak istemediğini bilmiyorum.
Who did Tom want to go sailing with?
- Tom kiminle denize açılmak istedi?