I loved being outdoors when I was younger.
- Gençken açık havada olmayı severdim.
Tom loves being outdoors.
- Tom açık havayı çok seviyor.
We had a good time in the open air.
- Açık havada iyi zaman geçirdik.
The open-air concert was cancelled because of the rain.
- Açık hava konseri yağmur yüzünden iptal oldu.
We spent three hours in the open air.
- Açık havada üç saat geçirdik.
A few seconds ago I was in the open air and the bright daylight, and now my eyes refuse to serve me in this darkness.
- Birkaç saniye önce ben açık havada ve parlak gün ışığındaydım ve şimdi gözlerim bu karanlıkta bana hizmet etmeyi reddediyor.
Rugby is an outdoor game.
- Ragbi bir açık hava oyunudur.
In the summer, we enjoy outdoor sports.
- Yazın, açık hava sporlarını severiz.
We had a party in the open.
- Bizim açık havada bir partimiz vardı.
Fresh produce is sold at an open-air market.
- Açık hava marketinde taze ürün satılmaktadır.
Italy is a large open-air museum.
- İtalya büyük bir açık hava müzesidir.
Fresh produce is sold at an open-air market.
- Açık hava marketinde taze ürün satılmaktadır.
After rain comes fair weather.
- Yağmurdan sonra açık hava gelir.