3.5 centiliters of one ingredient in a mixed drink

listen to the pronunciation of 3.5 centiliters of one ingredient in a mixed drink
Englisch - Türkisch

Definition von 3.5 centiliters of one ingredient in a mixed drink im Englisch Türkisch wörterbuch

part
parça

Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır. - Death is an integral part of life.

Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır. - Music is an important part of my life.

part
kısım

Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi. - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.

İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim. - I visited many parts of England.

part
taraf

Onların tarafında bir hataydı. - It was a mistake on their part.

Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim. - I intend to take my position as a third party.

part
kısmen

Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum. - I'm sorry. I'm partly responsible for it.

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor. - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

part
yarı

Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim. - I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

part
ekseriya
part
görev

Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum. - I try to do my part to help the community.

Tom zaten görevini yaptı. - Tom has already done his part.

part
yan

Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek. - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.

Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi? - Who was at the party beside Jack and Mary?

part
{f} ayır

Parti için sandalyeler ayırtıldı. - The seats were reserved for the party.

Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim. - I will love you for better for worse till death us do part.

part
fasıl
part
ayrılmak

Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu. - No one was in a hurry to leave the party.

Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi. - The day came at last when he had to part from her.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
part
{i} hisse, pay
Englisch - Englisch
part