Türkisch - Englisch
Definition von 2-sular im Türkisch Englisch wörterbuch
- waters
- plural of water
- United States actress and singer (1896-1977)
- third-person singular of water
- the serous fluid in which the embryo is suspended inside the amnion; "before a woman gives birth her waters break"
- kirli sular
- (Çevre) waste waters
- (nutfe. c.) saf ve duru sular
- (Nutfe. c.) pure and limpid waters
- Durgun sular derinden akar
- Still waters run deep
- Köprünün altından çok sular aktı
- A lot of water has flowed under the bridge
- başından aşağı kaynar sular dökülmek
- to have a terrible shock, meet with sudden excitement. (işi)
- başından kaynar sular dökülme
- a rude awakening
- bulanık sular
- troubled waters
- dahili iç sular trafiği
- (Askeri) intercoastal traffic
- doğru söze akan sular durur
- (Atasözü) When the truth is spoken it is useless to argue
- engin sular
- (Çevre) head waters
- hak deyince akan sular durur
- (Atasözü) When the truth has been spoken and the just way shown, there is nothing more anyone can say
- iç sular
- (Hukuk) internal waters, inland waterways
- iç sular
- inland waters
- köprünün/lerin altından çok su/sular aktı/geçti
- (Konuşma Dili) Many things have changed since then
- sular
- water
Land and water make up the earth's surface.
-Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
I water the flowers in the garden every day.
-Bahçedeki çiçekleri her gün sularım.
- sular altında bırakmak
- submerge
- sular kararmak
- to get dark (in the evening)
- sınır aşan sular
- (Hukuk) transboundary watercourses
- tarihsel sular
- (Hukuk) historical waters
- tehlike teşkil eden sular
- (Askeri) dangerously exposed waters
- termal sular
- thermal waters
- yüzeysel sular
- (Hukuk) surface waters