Güneş enerjisinden bahsedelim.
- Let's talk about solar energy.
Eski Yunanlar güneş sistemi hakkında bizim bildiğimiz kadar çok şey biliyorlardı.
- The ancient Greeks knew as much about the solar system as we do.
Three days after, the Great Sun, his brother, sent me another deer-skin of the same oil, to the quantity of forty pints. The most common sort sold this year at twenty sols a pint, and I was sure mine was not of the worst kind. -- History of Louisiana, M. Le Page Du Pratz.
He was injured in his left leg in the accident.
- O, kazada sol bacağından yaralandı.
Left-wing communism is an infantile disorder.
- Solcu komünizm, infantil bir bozukluktur.
She was dressed in a faded cotton skirt.
- O, soluk bir pamuk etek giymişti.
Tom is wearing a faded blue shirt.
- Tom soluk bir mavi gömlek giyiyor.
Faded jeans are still in fashion.
- Soluk pantolonlar hâlâ modadır.
Tom only has one faded photograph of grandfather.
- Tom sadece büyükbabasının soluk bir fotoğrafına sahip.
A flower in the garden is wilting.
- Bahçedeki bir çiçek soluyor.
The flowers in the vase were wilted.
- Vazodaki çiçekler soldu.
The flowers in the vase were wilted.
- Vazodaki çiçekler soldu.
All the flowers in the garden withered.
- Bahçedeki bütün çiçekler solmuş.
The flowers have all withered.
- Çiçeklerin hepsi soldu.
The computer is placed to the left of the women.
- Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.
The wardrobe stood to the left of the door.
- Gardırop kapının solunda duruyordu.
Show me what you have in your left hand.
- Sol elinde ne varsa bana göster.
I tried to write with my left hand.
- Ben sol elimle yazmaya çalıştım.
Arabic must be read from right to left.
- Arapça sağdan sola doğru okunmalıdır.
He must be sick; he looks pale.
- O, hasta olmalı; solgun görünüyor.
The regional council is dominated by the left wing.
- Bölgesel konsey sol kanattan hakimdir.