I have to deny your request.
- İsteğini reddetmek zorundayım.
Denying the obvious is stupid.
- Açık olanı reddetmek aptalca.
I do not want to reject this claim.
- Ben bu iddiayı reddetmek istemiyorum.
The highest form of ignorance is to reject something you know nothing about.
- Cahilliğin en yüksek formu, hakkında hiçbir şey bilmediği bir şeyi reddetmektir.
I had to refuse her offer.
- Onun teklifini reddetmek zorunda kaldım.
I'm afraid I have to refuse.
- Maalesef reddetmek zorundayım.
I couldn't help but turn down his offer.
- Onun teklifini reddetmekten başka elimden bir şey gelmedi.
I'm afraid I have to turn you down.
- Maalesef seni reddetmek zorundayım.
I couldn't help but turn down his offer.
- Onun teklifini reddetmekten başka elimden bir şey gelmedi.
You were wrong to turn down his help.
- Onun yardımı reddetmekle hata yaptın.