I have to plan everything.
- Her şeyi planlamak zorundayım.
Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
- Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings.
- Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.
I'd like to schedule an appointment for tomorrow.
- Yarın için bir randevu planlamak istiyorum.
I'd like to schedule an appointment with Dr. Jackson.
- Doktor Jackson'la bir randevu planlamak istiyorum.
I have to plan everything.
- Her şeyi planlamak zorundayım.
Failing to plan is planning to fail.
- Planlamak için başarısız olma başarısız olmak için planlamadır.