-i olan

listen to the pronunciation of -i olan
Türkisch - Englisch

Definition von -i olan im Türkisch Englisch wörterbuch

-i olan
with
kendiliğinden olan
spontaneous
garip fikirleri olan
whimsical
önde olan
leading
batıl inançları olan
superstitious

I'm not superstitious. - Ben batıl inançları olan biri değilim.

Are you a superstitious person? - Batıl inançları olan bir kişi misiniz?

neslinden olan kişi
descendant
karşı olan
opposite
en yoğun olan
peak
olan
one

My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along. - Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.

A legal kiss will never equal a stolen one. - Yasal bir öpücük çalıntı olanla asla eş değerde değildir.

arada sırada olan
occasional
başarma isteği olan
ambitious
başlangıç aşamasında olan
infant
cezası ölüm olan
capital
kazara olan
accidental
nesli tükenmekte olan
endangered
sebep olan
(Politika, Siyaset) conducive
yardımı olan
helping
özünde olan
inherent
eğilimi olan
subject
esas olan şey
essential
akraba olan
related
alet olan kimse
stooge
bağlı olan
associate
başlangıç aşmasında olan
incipient
başlık şeklinde olan
hooded
besbelli olan
blatant
bilincinde olan
cognizant
bityeniği olan
fishy
dengi dengine olan
well-matched
denizden uzak olan
inland
doğasında olan
inherent
doğuştan olan özellikler
equipment
doğuştan var olan
instinctive
er geç olan
eventual
eşzamanlı olan
concurrent
farkında olan
cognizant
gerekli olan
(Ticaret) requisite
giriş niteliğinde olan
introductory
gözü olan
aspiring
haberi olan
wise
halktan olan kimse
commoner
hastalığa eğilimi olan kimse
subject
hemen olan
instant
iftira olan
defamatory
iki haftada bir olan
biweekly
ismen var olan
nominal
konu olan şey
subject
lazım olan şey
necessary
rastlantı sonucu olan
accidental
seçilmiş olan
chosen
tek yönde olan
one way
tekrar tekrar yapılmış olan
repeated
telif hakkı saklı olan
copyright
var olan
existing

Keeping existing clients is just as important as finding new ones. - Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir.

dış ülkelerle olan
exterior
egemen olan
dominating
-den önce olan
antecedent to
-siz olan
wanting
acele içinde olan
hurried
adet olan
nomic
adet olan
customary
akraba olan
kindred
alacak olan
(Ticaret) recipient
alacak olan kimse
(Ticaret) recipient
ancak ara sıra iyi olan
spotty
ancak yer yer iyi olan
spotty
anlama yeteneği olan
comprehensive
arka olan
(Ticaret) sponsor
bahsedilmiş olan
mentioned
beklemede olan
on call
berbat bir halde olan
wretched
birde üç olan
triune
birden çok olan
(Ticaret) multiple
borç olan
(Ticaret) due
cari olan
(Ticaret) prevalent
ciddi olan (kimse)
intense
dahil olan
included
delidolu olan
(Argo) freak
dini hinduizm olan
hindu
dini hinduizm olan kimse
hindu
dolu olan
abounding
epey bilgi sahibi olan
well-informed
etkili olan
effective
etkili olan
determinant
ev içinde olan
indoor
evden sorumlu olan
householder
garip fikirleri olan
crank
garip istekleri olan
whimsical
geceleyin olan
overnight
gelecek olan
(Kanun) forthcoming
geç olan
tardy
geçerli olan
at work
geçerli olan
(Ticaret) prevalent
hakim olan
dominated
hakim olan
predominating
hakim olan
preponderant
hakim olan
prevalent
hakim olan
determinant
hakim olan
predominant
hakim olan
prevailing
hayal ürünü olan
make-believe
hayati önemi olan
fateful
helezon şeklinde olan
worm
herbiri kendisinin olan
respective
hinduizm dininden olan kimse
hindu
ikinci derecede olan
second-rate
ikinci derecede olan
inferior
ikinci derecede olan
side
ikinci derecede olan
incidental
ileride olan
forward
ilgisi olan
(Ticaret) related
intikam peşinde olan
vengeful
ismin -e halinde olan
(Dilbilim) dative
ismin -e halinde olan
datival
kare şeklinde olan
square
kaymak kıvamında olan
creamy
kaza eseri olan
accidental
kendi kendine olan
self inflicted
kendine hakim olan
self contained
kendisine ödenecek olan kişi
(Ticaret) payee
keskin tadı olan
piquant
konusu insan olan ilimler
the humanities
kutup etrafında olan
circumpolar
kuvvetli ve hoş kokusu olan
aromatic
merak içinde olan
worried
moda olan
fashionable
neden olan
(Dilbilim) causer
neden olan
(Dilbilim) causing agent
neden olan
causing
neden olan
creative
neden olan
contributory
olan
resultant
olan
of
olan
being

Being an orphan, my father had to start earning money at ten. - Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.

Being 25 letters long, 'anticonstitutionnellement' is the longest word in French. - 25 harf uzunluğunda olan ' anticonstitutionnellement ' Fransızcada en uzun kelimedir.

olan
(Kanun) ex post
olan
as
pek çok yeteneği olan
all-around
rakip olan
rival
sebebi olan
(Kanun) causal
sebep olan
occasioned
sebep olan
caused
sekiz parçaya sahip olan
eightfold
sivri ucu olan
keen
sonucu olan
resultant
sonunda olan
eventual
sık olan
thick
tehlikede olan
insecure
tetikte olan
alert
uyumlu olan
corresponding
vesile olan
(Politika, Siyaset) conducive
yakın olan
(Hayvan Bilim, Zooloji) proximal
yeterli olan
jake
yıldızı çok olan
starry
zıt olan
antithetic
zıt olan şey
reverse
önayak olan kimse
initiator
özet halinde olan
summary
izi olan
vestigial
sonu olan
finite
arkası olan
backed
asıl önemli olan şey
the most important thing
ateşi olan
feverish
bu maddeden yapılmış olan
This article is made of
direnci olan
The resistance
dolambacı olan
with winding
ekini bol ve ucuz olan yer
abundant and cheap, where crops
emperyalizm yanlısı olan (kimse)
pro-imperialism (one)
ensesi uzun ve kalın olan kimse
The neck is long and thick one
erişimine hazır olan
ready access
hisseli, hissedarları olan
shareholding, shareholders who
içe dert olan şey
The thing to worry about smoking
içilecek miktarda olan
in which the amount of
kanı yoğun olan, demevi
concluded that of demevi
karısına karşı çok zâlim olan koca
The husband was very cruel to his wife
kazaklara özgü olan, kazaklarla ilgili olan
peculiar to Jersey, which is associated with sweaters
komik olan nedir
What is the funny

if somebodys laughing and if you dont knowe what is the funny, you ask this.

kompleksi olan
The complex
manzarası olan
with views
mumu olan
with candles
omzu olan
the shoulder
ovası olan, ovalarla kaplı
Lowland, which is covered with plains
sallantıda olan
be on the rocks
sallantıda olan
shaky
tüpü olan
the tube
özbeklere özgü olan, özbeklerle ilgili olan
which are peculiar to Uzbek, Uzbek is associated with
ücretsiz olan iş
The job for free
üşütecek derecede ısısı olan
who will stay warm as the temperature
Englisch - Türkisch

Definition von -i olan im Englisch Türkisch wörterbuch

visionary ileriyi gören, görüs gücü olan; düssel, hayali
hayalci, hayalperest
-i olan
Favoriten