-i kazanmak

listen to the pronunciation of -i kazanmak
Türkisch - Englisch

Definition von -i kazanmak im Türkisch Englisch wörterbuch

-i kazanmak
{k} walk off with
-i kazanmak
{k} walk away with
deneyim kazanmak
gain experience
para kazanmak
earn

How much money do you want to earn? - Ne kadar para kazanmak istersin?

America is a lovely place to be, if you are here to earn money. - Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.

tecrübe kazanmak
gain experience
vakit kazanmak
gain time
kazanmak
gain

Several companies are competing to gain the contract. - Çok sayıda şirket sözleşmeyi kazanmak için yarışıyor.

The man used much money to gain power. - Adam güç kazanmak için çok para kullandı.

kazanmak
acquire

In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils. - Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.

kazanmak
take

Tom will do whatever it takes to win. - Tom kazanmak için ne gerekiyorsa yapacak.

I'll do whatever it takes to win. - Kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağım.

geri kazanmak
recover

It took me a whole year to recover my health. - Sağlığımı geri kazanmak tam bir yılımı aldı.

kalıtımla kazanmak
inherit
kazanmak
realize
kazanmak
come by
büyük başarı kazanmak
triumph
kolay kazanmak
walk over
rakibi olmadığından kazanmak
walk over
yeniden kazanmak
regain

The brave soldiers went head-to-head with the enemy to regain their city. - Cesur askerler şehri yeniden kazanmak için düşman ile boy ölçüştü.

zaman aşımı ile hak kazanmak
prescribe
ödül kazanmak
win a prize
değer kazanmak
appreciate
(sayı/puan) kazanmak
score
anlam kazanmak
find meaning
anlam kazanmak
reach significance
anlam kazanmak
make sense
burs kazanmak
win scholarship
burs kazanmak
gain a scholorship
burs kazanmak
win a scholorship
burs kazanmak
get a scholorship
burs kazanmak
earn a scholarship
burs kazanmak
be awarded a scholarship
deneyim kazanmak
become experienced
dost kazanmak
(deyim) make friends
etkinlik kazanmak
(deyim) come to the fore
hayatını kazanmak
make a living
kazanmak
(deyim) win the day
kazanmak
won
kazanmak
bring in
kazanmak
pass
kazanmak
(deyim) get the best of
kazanmak
notch up
kazanmak
garner
kazanmak
conciliate
kazanmak
gam
kazanmak
conquer
kazanmak
(Konuşma Dili) get the better of
kazanmak
gross
kazanmak
nett
kazanmakdül)
pull off
kolayca kazanmak
walk over
puan kazanmak
score
puan kazanmak
chalk up
takdir kazanmak
gain appreciation
takdir kazanmak
win appreciation
ödül kazanmak
carry off
ödül kazanmak
win a reward
ödül kazanmak
pick up
önem kazanmak
become more of an issue
hız kazanmak
pick up
kazanmak
earn

Tom changed jobs to earn more money. - Tom daha çok para kazanmak için iş değiştirdi.

He earns over 500 dollars a month from that job. - O işten, ayda 500 doların üzerinde kazanmaktadır.

kazanmak
win

Finding a decent man is more difficult than winning a lottery. - Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.

Winning isn't the only thing that matters. - Kazanmak önemli olan tek şey değildir.

kazanmak
get

We work to get money. - Para kazanmak için çalışıyoruz.

I wanted to get a lot of money. - Çok para kazanmak istedim.

kazanmak
land
anlam kazanmak
Gain meaning
bağımsızlık kazanmak
Gain independence
bağımsızlığını kazanmak
Gain one's independence
birden yoğunluk kazanmak
abrubtly/suddenly intensify
deneyim kazanmak
Gain experience(s)
hayatını kazanmak
Earn his/her life
ivme kazanmak
Gain accelaration
kalbini kazanmak
Win someone's heart
kalp kazanmak
Win somebody's heart, win a heart
kar kazanmak
To earn profits
onur kazanmak
To honor
para kazanmak
To earn money

We work to earn money. - Para kazanmak için çalışırız.

If you want to earn money, America is the best. - Para kazanmak istiyorsan, Amerika en iyisi.

tecrübe kazanmak
Gain experience(s)
yarış kazanmak
win a race, win the race
yoğunluk kazanmak
intensify
zafer kazanmak
Triumph, win a victory, gain a victory
zemin kazanmak
Gain ground

Significantly, however, arguments in favour of Turkish membership are beginning to gain ground.

alın teri ile kazanmak
(para) to turn an honest penny
alın teriyle kazanmak
to earn by hard work
arazi kazanmak
to reclaim
avantadan para kazanmak
to feather one's (own) nest
avantaj kazanmak
(deyim) get an edge over
avantaj kazanmak
(deyim) get the edge over
avantaj kazanmak
(deyim) have an edge over
açıktan (para) kazanmak
to get money without working for it
açıktan kazanmak
(para) to feather one's own nest
bahisi kazanmak
to win one's bet, win one's wager
bahsi kazanmak
to win the bet
başarı kazanmak
strike pay dirt
beceri kazanmak
become skilful (at something)
birden yoğunluk kazanmak
intensify suddenly
birden yoğunluk kazanmak
gain (a) sudden intensity
birden yoğunluk kazanmak
suddenly become intense
birden yoğunluk kazanmak
intensify abrubtly
birden yoğunluk kazanmak
suddenly intensify
birden yoğunluk kazanmak
suddenly become dense
birden çok para kazanmak
be in the money
bok gibi para kazanmak
to rake in money
boyut kazanmak
acquire dimension
boyut kazanmak
take on dimension
burun farkı ile kazanmak
nose out
bütün parayı kazanmak
break the bank
bütün ödülleri kazanmak
clear the deck
büyük ikramiye kazanmak
hit the jackpot
cesaret kazanmak
(Konuşma Dili) gain courage
ciddilik kazanmak
(deyim) go beyond the joke
ciddiyet kazanmak
become serious
daha çok kazanmak
better oneself
davayı kazanmak
recover
davayı kazanmak
succeed in an action
deneyim kazanmak
practice
deneyim kazanmak
to become experienced
deneyim kazanmak
practise
derinlik kazanmak
gain depth
değer kazanmak
gain value
doktor ünvanı kazanmak
proceed
dostluğunu kazanmak
win over
dostluğunu kazanmak
gain over
dostluğunu kazanmak
conciliate
dostluğunu kazanmak
win
düşmanlığını kazanmak
make an enemy of smb
ehliyet kazanmak
to qualify
ekmek parası kazanmak
bring home the bacon
ekmeğini kazanmak
to earn one's bread, to earn one's living
eleme müsabakasını kazanmak
win the elimination contest
emekiyle ekmeğini kazanmak
to work for one's living
emekli aylığına hak kazanmak
entitle to a pension
emeklilik hakkı kazanmak
(Sigorta,Ticaret) entitled to pension
geri kazanmak
to recover, to recuperate, to reclaim
güven kazanmak
win trust
güven kazanmak
earn trust
güven kazanmak
gain trust
güvenini kazanmak
be in smb.'s confidence
güvenini kazanmak
to win (someone's) confidence
güvenini kazanmak
to win (sb's) confidence
güç kazanmak
gain strenght
hak kazanmak
to have a right to, to deserve
hak kazanmak
to deserve, earn, have a right to
hayatını kazanmak
earn a living
hayatını kazanmak
to earn one's living
hayatını oradan buradan kazanmak
pick up a livehood
hepsini kazanmak
sweep the stakes
hız kazanmak
pick speed
hız kazanmak
gain speed
hız kazanmak
accelerate
hız kazanmak
gather speed
iddia kazanmak
win a claim
ihale kazanmak
(Ticaret) win tender
ihtisas kazanmak
to earn a specialist's degree or licence
ikramiye kazanmak
to win a prize
itibar kazanmak
gain a reputation
itibar kazanmak
establish a reputation
itibar kazanmak
make a reputation
itibar kazanmak
build (up) a reputation
itibar kazanmak
be in the ascendant
ivme kazanmak
gain acceleration
iyi kazanmak
do well
iyi para kazanmak
make money
kanunsuz olarak kazanmak
syphon off
kanunsuz yoldan para kazanmak
rake off
kazanmak
(ödül) pull off
kazanmak
attain
kazanmak
draw
kazanmak
to get, acquire, gain
kazanmak
clear

Wilson clearly had the best chance to win. - Wilson kazanmak için şüphesiz en iyi şansa sahipti.

kazanmak
get out of
kazanmak
obtain
kazanmak
carry off
kazanmak
net
kazanmak
gather
kazanmak
reap
kazanmak
purchase
kazanmak
(çok para) clean up
kazanmak
to win the approval and support of
kazanmak
to earn, to gain, to pull sth in, to pull sth down; (yarış, mücadele, savaş, ödül, bahis) to win, to carry sth off, to notch sth up; (sınav) to pass; to get, to obtain, to acquire, to procure
kazanmak
(Hukuk) to attain, to acquire
kesinlik kazanmak
become definite
kesinlik kazanmak
be final
kesinlik kazanmak
become final
kesinlik kazanmak
be conclusive
kolay kazanmak
run away
kolay kazanmak
romp
kolay kazanmak
romp through
kolay kazanmak
earn easily
kolay kazanmak
win easily
kolay para kazanmak
get on the gravy train
kolayca kazanmak
win hands down
kolayca kazanmak
walk away with
kolaylıkla kazanmak
win hands down
kupa kazanmak
win a cup
kuvvet kazanmak
gather strength
kâlbini kazanmak
make a conquest of smb
kıl payı kazanmak
nose out
maharet kazanmak
to become skillful or proficient
nam kazanmak
to become famous, achieve renown
nam kazanmak
to become famous
netlik kazanmak
be clarified
nobel ödülü kazanmak
win the nobel prize
para kazanmak
knock up
para kazanmak
pull down
para kazanmak
make money

They did everything in order to make money. - Para kazanmak için her şeyi yaptılar.

It's an easy way to make money. - Para kazanmak için kolay bir yol.

para kazanmak
earn money

His goal is not to earn money. - Onun amacı para kazanmak değil.

They wanted to earn money. - Onlar para kazanmak istiyorlardı.

para kazanmak
coin
puan almak/kazanmak
to score, score points, rack up points (while playing a game)
rahatça kazanmak
walk away from
resmiyet kazanmak
become official
rüşvetle kazanmak
nobble
savunma hakkı kazanmak
gain a hearing
sayı ile kazanmak
to win on points
servet kazanmak
acquire wealth
sevap kazanmak
to acquire merit in God's sight
sevgisini kazanmak
win smb.'s affections
seçim kazanmak
vote out
seçim kazanmak
carry an election
seçim zaferi kazanmak
(Politika, Siyaset) win a landslide victory
seçimde kazanmak
to head the poll
seçimi kazanmak
head the poll
takdirini kazanmak
to win (someone's) approval
Türkisch - Türkisch

Definition von -i kazanmak im Türkisch Türkisch wörterbuch

kazanmak
Kendinden yana çekmek
kazanmak
Edinmek, sahip olmak
kazanmak
Edinmek, sahip olmak: "Emniyetlerini kazanmak için bu esrar bir kimya gibi gizli kalmalıdır."- R. N. Güntekin
kazanmak
Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek: "Böyle yazılara hiç cevap vermeyiz ve yazı çok ağırsa dava açarak çok defa kazanırız."- B. Felek. Çıkmak, isabet etmek
kazanmak
Kazanç sağlamak
kazanmak
Kazanç sağlamak: "Bu beş lirayı bitirmeden ben para kazanmalıyım."- P. Safa
kazanmak
Kendinden yana çekmek: "Bu genç şairin dostluğunu kazanmak için hiçbir külfete katlanmadım."- M. Ş. Esendal
kazanmak
Ele geçirmek, fethetmek, kazanç sağlamak
kazanmak
Tutulmak, yakalanmak
kazanmak
Yenmek, galip gelmek
kazanmak
Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek
kazanmak
Çıkmak, isabet etmek
kazanmak
Yenmek, galip gelmek: "İşte kesin muharebeyi bu manevi kudret kazanacaktır."- R. E. Ünaydın
Englisch - Türkisch

Definition von -i kazanmak im Englisch Türkisch wörterbuch

kalp kazanmak
Win someone's heart
-i kazanmak
Favoriten