America is a lovely place to be, if you are here to earn money.
- Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
He worked very hard to earn a lot of money.
- Çok para kazanmak için çok çalıştı.
To gain time we took the plane.
- Zaman kazanmak için uçağa bindik.
Several companies are competing to gain the contract.
- Çok sayıda şirket sözleşmeyi kazanmak için yarışıyor.
In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils.
- Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.
I'll do whatever it takes to win.
- Kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
The important thing is not to win the game, but to take part in it.
- Önemli olan oyunda kazanmak değil, oyunun içinde yer almak.
It took me a whole year to recover my health.
- Sağlığımı geri kazanmak tam bir yılımı aldı.
The brave soldiers went head-to-head with the enemy to regain their city.
- Cesur askerler şehri yeniden kazanmak için düşman ile boy ölçüştü.
Tom changed jobs to earn more money.
- Tom daha çok para kazanmak için iş değiştirdi.
He earns over 500 dollars a month from that job.
- O işten, ayda 500 doların üzerinde kazanmaktadır.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
He didn't jump high enough to win a prize.
- Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.
Even if I don't get a high salary, I'm not willing to quit this way of making a living.
- Yüksek bir maaş almasam bile, bu şekilde para kazanmaktan vazgeçmeye istekli değilim.
We work to get money.
- Para kazanmak için çalışıyoruz.
If you want to earn money, America is the best.
- Para kazanmak istiyorsan, Amerika en iyisi.
His goal is not to earn money.
- Onun amacı para kazanmak değil.
Significantly, however, arguments in favour of Turkish membership are beginning to gain ground.
Wilson clearly had the best chance to win.
- Wilson kazanmak için şüphesiz en iyi şansa sahipti.
It's an easy way to make money.
- Para kazanmak için kolay bir yol.
He will do anything to make money.
- O para kazanmak için her şeyi yapacak.
His goal is not to earn money.
- Onun amacı para kazanmak değil.
If you want to earn money, America is the best.
- Para kazanmak istiyorsan, Amerika en iyisi.