Whenever I walk by that teahouse, the boss always comes out to welcome me.
- Her ne zaman o çayevine gitsem, patron beni karşılamak için dışarıya gelir.
They waved flags to welcome the princess.
- Prensesi karşılamak için bayraklar salladılar.
She promised to meet him last night.
- O dün gece onu karşılamak için söz verdi.
I went to the airport to meet my father.
- Babamı karşılamak için havaalanına gittim.
I was chosen to satisfy you.
- Seni karşılamak için seçildim.
Paul came to Rome to greet me.
- Paul beni karşılamak için Roma'ya geldi.
Tom wasn't there to greet Mary.
- Tom Mary'yi karşılamak için oradaydı.
I'm trying my best to provide for you and your brother.
- Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
He works day and night to provide for his family.
- O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.
He works day and night to provide for his family.
- O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.
I'm trying my best to provide for you and your brother.
- Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
Don't take the trouble to come and meet me.
- Gelip beni karşılamak için zahmet etmeyin.