There's no need to ask for permission.
- İzin istemek için gerek yoktur.
Sometimes, it's easier to ask for forgiveness, than to ask for permission.
- Bazen af istemek izin istemekten daha kolaydır.
We're here to demand justice.
- Adalet istemek için buradayız.
I came here seeking justice.
- Buraya adalet istemek için geldim.
You have wanted to go there for a long time, haven't you?
- Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
Ken wishes to brush up his English.
- Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
Jane wishes she could see sumo in England.
- Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
Tom spent most days begging for money in front of tourist attractions.
- Tom çoğu günleri turistik yerlerin önünde para istemek için harcadı.
Not wanting is the same as having.
- İstemek sahip olmakla aynı değildir.
Is it wrong to want to stay?
- Kalmak istemek yanlış mı?
You have only to ask for it.
- Sadece onu istemek zorundasın.
They came to ask for peace.
- Onlar barış istemek için geldi.
You have only to ask for it and it will be given to you.
- Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.
They came to ask for peace.
- Onlar barış istemek için geldi.
You have only to ask for it.
- Sadece onu istemek zorundasın.
That was such a bad movie, right? Yeah. I feel like asking for my money back!
- O çok kötü bir filmdi, değil mi? Evet. İçimden paramı geri istemek geliyor!
Mary intends not to give birth to more than two children.
- Mary en fazla iki çocuk doğurmayı istemektedir.