She was fortunate to pass the exam.
- Sınavı geçmek için şanslıydı.
I must work hard to pass the test.
- Testi geçmek için çok çalışmalıyım.
It is not good to ridicule him in public.
- Kamusal alanda onunla dalga geçmek iyi değil.
He wants to make fun of me.
- O benimle dalga geçmek istiyor.
It is necessary to go through customs at your arrival.
- Girişinizde gümrükten geçmek gerekiyor.
The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
- Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
- Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
Factories have been urged to switch from coal to a cleaner fuel.
- Fabrikalar kömürden temiz bir yakıta geçmek için teşvik edilmiştir.
We have to get through security.
- Güvenlikten geçmek zorundayız.
I think I can speak French well enough to get by.
- Sanırım geçmek için yeterince iyi Fransızca konuşabilirim.
There's no getting over that.
- Bunun üzerinden geçmek yok.
Many trains pass through the old stone tunnel.
- Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.
It is necessary to go through customs at your arrival.
- Girişinizde gümrükten geçmek gerekiyor.
We all want to be current.
- Hepimiz geçmek istiyoruz.