-i bozmak

listen to the pronunciation of -i bozmak
Türkisch - Englisch

Definition von -i bozmak im Türkisch Englisch wörterbuch

-i bozmak
do violence to
sinirini bozmak
annoy
bozmak
ruin

I would've told you earlier, but I didn't want to ruin dinner. - Sana daha önce söylerdim ama akşam yemeğini bozmak istemedim.

I don't want to ruin Tom's holiday. - Tom'un tatilini bozmak istemiyorum.

sinir bozmak
annoy
bozmak
spoil

I wouldn't want to spoil the surprise. - Sürprizi bozmak istemiyorum.

I don't want to spoil the surprise. - Sürprizi bozmak istemiyorum.

biçimini bozmak
distort
biçimini bozmak
deform
bozmak
cash
bozmak
corrupt
bozmak
damage
moral bozmak
get somebody down
moralini bozmak
depress
sinirini bozmak
unnerve
temelini bozmak
sap
bozmak
change
bozmak
disrupt
kızlık bozmak
(Argo) deflorate
kızlık bozmak
(Argo) deflower
kızlık bozmak
(Argo) knock off
kızlık zarı bozmak
deflower
moral bozmak
demoralize
oyun bozmak
spoil the game
güzelliğini bozmak
blemish
sinir bozmak
irritate
dengeyi bozmak
To disrupt the balance
düzeni bozmak
to make waves
ezber bozmak
memorization to ruin
ezber bozmak
Defamiliarize
f l. (verpfuschen) bozmak, berbat etm
f l. (Verpfuschen) corrupt, terrible ETM
kızlık bozmak
To break her maiden
kızlık bozmak
(Argo) ruin
sihrini bozmak
To break the spell
ziyan etmek. telef etmek. bozmak
to waste. to waste. corrupt
ablukayı bozmak
to break the blockade
ahenkini bozmak
to create disunity between or in, upset the tranquillity that existed between or in
ahlakını bozmak
to debauch, to pervert, to deprave
ahlakını bozmak
to corrupt or debase (someone's) morals, corrupt
ahlâkını bozmak
demoralize
ahlâkını bozmak
deprave
ahlâkını bozmak
taint
aklını bozmak
get one's claws into
akılını bozmak
to be obsessed (with)
andını bozmak
to violate an oath
anlaşmayı bozmak
to break an agreement, to violate an agreement
antını bozmak
to violate one's oath
aptes bozmak
to relieve nature, to empty the bowels
aptes bozmak
to go to the toilet
ara bozmak
set at odds
ara bozmak
make mischief
ara bozmak
create a rift
ara bozmak
to destroy the friendship (between), to sow discord
ara bozmak
embroil
ara bozmak
to destroy the friendship (between or among)
ara bozmak
disunite
aralarını bozmak
to sow discord
aralarını bozmak
set at variable
aralarını bozmak
set at odds
asabını bozmak
get on smb.'s nerves
asayişi bozmak
disturb the peace
asayişi bozmak
to break the peace
ayar bozmak
change setting
ayar bozmak
detune
ağzını bozmak
to talk smut, to use bad language
ağzının tadını bozmak
to spoil the enjoyment (of)
ağızını bozmak
to swear, use bad language
barışı bozmak
to break the peace
bağ bozmak
to harvest grapes
bekâretini bozmak
deflorate
bekâretini bozmak
deflower
biçimini bozmak
to deform
biçimini bozmak
disfigure
bozmak
vitiate
bozmak
disorder

Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN. - Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.

bozmak
put to shame
bozmak
to spoil, to ruin, to disrupt, to upset, to mar, to decompose, to decay, to rot, to frustrate, to undo, to demolish; to taint, to adulterate; to disarrange, to disorder; to flatten, to flummox, to disconcert, to mortify, to humiliate, to embarrass, to sco
bozmak
to change, break (a specified amount of money) into smaller units
bozmak
wreck
bozmak
break

Tom told Mary that he wanted to break off the engagement. - Tom Mary'ye nişanı bozmak istediğini söyledi.

We want to break off this negotiation. - Biz bu müzakereyi bozmak istiyoruz.

bozmak
exchange
bozmak
to change, exchange (a specified amount of money) for another currency
bozmak
disappoint
bozmak
whittle off
bozmak
to rip out the seams of (a garment) or to cut up (a garment) (so that it can be remade)
bozmak
to deflower, deprive (a woman) of her virginity
bozmak
break down
bozmak
put out of action
bozmak
violate
bozmak
to have (something) on the brain, be too wrapped up in: Aklını seksle bozdu. He's got sex on the brain
bozmak
to embarrass, discomfit, discountenance
bozmak
upset
bozmak
to upset, spoil (plans, a system)
bozmak
(for the weather) to turn nasty, get cold, stormy, or snowy
bozmak
whittle down
bozmak
to upset (one's stomach)
bozmak
discomfit
bozmak
adulterate
bozmak
to complete the harvest in, harvest everything in (a specified place)
bozmak
to mess up, make a mess of (a place)
bozmak
undo
bozmak
whittle away
bozmak
unmake
bozmak
to spoil, ruin; to harm, damage; to mar; to impair
bozmak
(Askeriye) to defeat (a unit) decisively, rout
bozmak
law to abrogate; to quash; to overturn
bozmak
to violate (an agreement)
büyü bozmak
to break a spell
büyük aptes bozmak
to have a bowel movement, to have a BM
büyüyü bozmak
break the spell
büyüyü bozmak
to break a spell
dengesini bozmak
to overbalance, to unbalance
dengesini bozmak
derange
dengesini bozmak
overbalance
dengesini bozmak
unbalance
doğallığını bozmak
denaturalize
düzen bozmak
derange
düzeni bozmak
subvert
düzeni bozmak
to disorganize
düzenini bozmak
to derange , to disconcert , to disarrange
düzenini bozmak
unsettle
düzenini bozmak
disorganize
düzenini bozmak
discompose
düzenini bozmak
disarrange
düzenini bozmak
disorder
ev bozmak
to break up a home
ezber bozmak
go beyond the ordinary
eşitliği bozmak için oynanan oyun
tie break
eşitliği bozmak için oynanan oyun
tie breaker
façasını (aşağı) almak/sını bozmak
slang 1. to beat the tar out of (someone). 2. to embarrass, make (someone) look ridiculous
façasını bozmak
seam
fiyakasını bozmak
to put an end to (someone's) swagger, deflate
fiyakasını bozmak
to ridicule sb's showing-off
grevi bozmak
to break the strike
gâvura kızıp oruç bozmak
to cut off one's nose to spite one's face
gâvura kızıp oruç yemek/bozmak
to harm oneself in an effort to spite someone else, cut off one's nose to spite one's face
görüntüsünü bozmak
dent smb.'s image
görünüşünü bozmak
deface
göz zevkini bozmak
to be an eyesore
güneşte bırakıp bozmak
solarize
güzelliğini bozmak
to disfigure
hava bozmak
for the weather to turn stormy or rainy
havasını bozmak
(tartışma vb.) lower the tone of
havasını bozmak
blow the gaff
havayı bozmak
to dampen the spirits of a group
huzuru bozmak
subvert
huzurunu bozmak
disquiet
işgücünü bozmak
to demoralize, destroy the esprit de corps of
işi bozmak
throw a monkey wrench in the works
işi bozmak
to throw a monkey wrench in the works
işini bozmak
to cook one's goose
işini bozmak
gum up
işini bozmak
cross smb.'s path
kalitesini bozmak
downgrade
kamu düzenini bozmak
disturb the peace
keyfini bozmak
to bring sb down
keyifini bozmak
to spoil (some one's) good mood, get (someone) down
keyifini kaçırmak/bozmak
to get (someone) down, spoil (someone's) good mood
kutsallığını bozmak
desecrate
kızlığını bozmak
to deflower
kızlığını bozmak
deflorate
kızlığını bozmak
knock off
kızlığını bozmak
ruin
makineleri bozmak
ratten
makineyi bozmak
slang to get diarrhea, get the squirts
mevcut durumu bozmak
(deyim) rock the boat
midesini bozmak
to upset one's stomach, to unsettle one's stomach
midesini bozmak
(for something) to give (one) indigestion, upset (one's) stomach
moralini bozmak
demoralize
moralini bozmak
dispirit
moralini bozmak
enervate
moralini bozmak
to get sb down, to demoralize
mostrasını bozmak
slang to embarrass, show (someone) up
mürekkepi kurumadan bozmak
to break (a written contract or agreement) almost as soon as one has made it
niyeti bozmak
to change one's mind
niyetini bozmak
to change one's mind
nişanı bozmak
nişanı atmak
oruç bozmak
break one's fast
oruç bozmak
break the fast
oruç bozmak
1. to break one's fast (at an improper time, e.g. before sunset). 2. to break one's fast (at the proper time)
oruç bozmak
to break the fast
oyun bozmak
to spoil the game
papaza kızıp oruç/perhiz bozmak
to cut off one's nose to spite one's face
para bozmak
to make change, break a coin or note into smaller denominations
parmak bozmak
(for children) to be on the outs with each other
pazar bozmak
(for a seller) to begin to pack up his wares
perhiz bozmak
go off the diet
perhiz bozmak
go off one's diet
perhiz bozmak
get off one's diet
perhizi bozmak
to violate one's diet or fast
planını bozmak
queer the pitch
plânını bozmak
queer smb.'s pitch
rengini bozmak
discolour [Brit.]
rengini bozmak
discolor
saflığını bozmak
sophisticate
sağlığını bozmak
pull down
sağlığını bozmak
disorder
sicilini bozmak
blot one's copybook
sinir bozmak
get on one's nerves
sinir bozmak
bother
sinir bozmak
make angry
sinir bozmak
unhinge
sinirini bozmak
get on one's nerves
sinirini bozmak
rasp
sinirini bozmak
unstring
sinirini bozmak
unman
sinirini bozmak
harry
sinirini bozmak
irritate
sinirlerini bozmak
to get on sb's nerves
sinsice bozmak
mine
süksesini bozmak
to take the wind out of sb's sails
tatını kaçırmaknı tuzunu bozmak
to spoil (something); to cast a damper on
terbiyesini bozmak
to be rude
terbiyesini bozmak
forget one's manners
terbiyesini bozmak
to do something unmannerly, forget one's manners, be rude
tövbeyi bozmak
to do something one had vowed never to do again, break a vow not to do something again, backslide
tılsımı bozmak
break the spell
yapmak yada bozmak
make or mar
yayını bozmak
jam
yemin bozmak
violate an oath
yeminini bozmak
to break one's oath
yeminini bozmak
perjure oneself
Türkisch - Türkisch

Definition von -i bozmak im Türkisch Türkisch wörterbuch

bozmak
Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak: "Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir."- A. Ş. Hisar
bozmak
Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak
bozmak
Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek
bozmak
Altını paraya çevirmek, bozdurmak
bozmak
Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek
bozmak
Büyük parayı ufak birimlere ayırmak
bozmak
Bağ veya bostanın son ürününü toplamak
bozmak
Kızlığına zarar vermek
bozmak
Geçersiz bir duruma getirmek: "Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun."- M. Ş. Esendal
bozmak
Kötü duruma getirmek
ezber bozmak
Birinin sahip olduğu önceki düşüncenin yanlış olduğunu göstermek
ABLUKAYI BOZMAK
(Osmanlı Dönemi) Muhasara hattını yarıp geçmek
abdest bozmak
Tuvalete gitmek
bozmak
Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek
bozmak
Bırakmak, dağıtmak: "Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun."- S. F. Abasıyanık
bozmak
Geçersiz bir duruma getirmek
bozmak
Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak
bozmak
Biçimini ve kullanılışını değiştirmek
bozmak
Dokunmak, zarar vermek
bozmak
Bırakmak, dağıtmak
bozmak
Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek
bozmak
Biçimini ve kullanılışını değiştirmek: "Eskileri bozuyor, beni, çocuğu giydiriyor."- Ö. Seyfettin
-i bozmak
Favoriten