Child as he was, he worked hard to help his mother.
- O,çocukken,annesine yardım etmek için sıkı çalıştı.
There is not much I can do to help, I am afraid.
- Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.
Tom reached down to assist Mary to her feet.
- Tom Mary'nin ayaklarına yardım etmek için elini aşağıya doğru uzattı.
We're here to assist you.
- Sana yardım etmek için buradayız.
The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.
- Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
Tom doesn't make enough money to support his family.
- Tom ailesine yardım etmek için yeterli para kazanmıyor.
I would really like to help you, but my hands are tied.
- Gerçekten sana yardım etmek isterim, ama ellerim bağlı.
She devoted her life to helping the handicapped.
- O, özürlülere yardım etmek için hayatını adadı.