-e uydurmak

listen to the pronunciation of -e uydurmak
Türkisch - Englisch

Definition von -e uydurmak im Türkisch Englisch wörterbuch

-e uydurmak
tie in with
-e uydurmak
pattern
uydurmak
fabricate
uydurmak
make up
ayak uydurmak
keep up with

I read books and magazines to keep up with the times. - Zamana ayak uydurmak için kitaplar ve dergiler okurum.

Tom says he's tired of trying to keep up with the Joneses. - Tom Joneses'lara ayak uydurmaktan bıktığını söylüyor.

sözcük uydurmak
coin
ayak uydurmak
keep up

I read books and magazines to keep up with the times. - Zamana ayak uydurmak için kitaplar ve dergiler okurum.

Tom says he's tired of trying to keep up with the Joneses. - Tom Joneses'lara ayak uydurmaktan bıktığını söylüyor.

uydurmak
adjust

As is often said, it is difficult to adjust yourself to a new environment. - Sık sık söylenildiği gibi kendini yeni bir çevreye uydurmak zordur.

uydurmak
adapt
ayak uydurmak
keep pace with
ayak uydurmak
keep pace
uydurmak
invent
uydurmak
fudge
uydurmak
reconcile
ayak uydurmak
attune
ayak uydurmak
fit
ayak uydurmak
conform one's behavior to
ayak uydurmak
accommodate oneself to
ayak uydurmak
suit up
ayak uydurmak
temporise
ayak uydurmak
keep in step (with)
ayak uydurmak
keep in step with
ayak uydurmak
fall in step
ayak uydurmak (zamana)
keep up with
ayak uydurmakağa/zamana)
keep up with
biraz uydurmak
fudge
birbirine uydurmak
match
uydurmak
assimilate into
uydurmak
harmonize
uydurmak
get
uydurmak
assimilate to
uydurmak
fit in
uydurmak
make something up
uydurmak
devise
uydurmak
coin
uydurmak
think up
uydurmak
(Ticaret) matching
uydurmak
measure
uydurmak
regulate
uydurmak
contrive
uydurmak (birbirine)
match
ayak uydurmak
conformity
bahane uydurmak
Make (up) excuses
adım uydurmak
to be in step (with)
adım uydurmak
to fall in with, follow the example (of)
anahtar uydurmak
to match up a key to (a lock)
ayak uydurmak
keep step
ayak uydurmak
humor
ayak uydurmak
string along
ayak uydurmak
string along with
ayak uydurmak
temporize
ayak uydurmak
settle
ayak uydurmak
humour [Brit.]
ayak uydurmak
fall in step with
ayak uydurmak
to keep in step with, to keep up (with sb/sth), to keep pace (with sb/sth)
ayak uydurmak
keep step with
ayak uydurmak
fall into step with
bahane uydurmak
allege an excuse
bahane uydurmak
make up an excuse
kitabına uydurmak
wangle
kitapana uydurmak
to find a way to make (something illegal) look legal
kıçından uydurmak
talk through one's hat
mazeret uydurmak
concoct an excuse
usule uydurmak
regularize
uydurmak
cook up
uydurmak
dream up
uydurmak
(bir şeye) quadrate
uydurmak
key
uydurmak
accommodate
uydurmak
fake up
uydurmak
attune
uydurmak
to make up, to cook sth up, to concoct, to fabricate, to trump up, to invent, to think sth up>; to devise; to improvise; to coin, to mint; to adapt, to fit, to tailor, to adjust, to scale, to accommodate
uydurmak
conform
uydurmak
fashion

It is very expensive to keep up with the latest fashions. - En son modalara ayak uydurmak çok pahalı.

uydurmak
fib
uydurmak
mint
uydurmak
gear
uydurmak
tune
uydurmak
frame
uydurmak
to manage somehow to scrape up, manage somehow to come up with
uydurmak
fit
uydurmak
improvise

He forgot a section of the speech and had to improvise for a while. - O, konuşmanın bir bölümünü unuttu ve bir süre uydurmak zorunda kaldı.

uydurmak
tell a fib
uydurmak
to make up, invent, dream up, concoct
uydurmak
tune up
uydurmak
suit
uydurmak
manufacture
uydurmak
slang to *screw, lay, have sex with
uydurmak
concoct
uydurmak
to make (one thing) fit (another)
uydurmak
feign

It's futile to feign illness. - Hastalık uydurmak anlamsızdır.

uydurmak
cook
uydurmak
forge
yerine uydurmak
true up
zamana ayak uydurmak
to keep up with the times, to move with the times, to march with the times
zamana ayak uydurmak
move with the times
zorla uydurmak
fit tightly
çağa ayak uydurmak
to keep up with the times
şeytana uydurmak
to tempt
Türkisch - Türkisch

Definition von -e uydurmak im Türkisch Türkisch wörterbuch

uydurmak
Elde etmek, sağlamak, bulmak
uydurmak
Hayal gücünden yararlanarak gerçek dışı bir şey söylemek, yakıştırmak: "Terzinin kendi sözünü yanlış anlamış olduğu hikâyesini uydurmuş olmalıydı."- A. Ş. Hisar
uydurmak
Hayal gücünden yararlanarak gerçek dışı bir şey söylemek, yakıştırmak
uydurmak
Cinsel birleşmede bulunmak, becermek
uydurmak
Uymasını sağlamak: "Gözlerini kilidi sökülmüş ve büyümüş anahtar deliğine uydurdu."- P. Safa
uydurmak
Uymasını sağlamak
-e uydurmak
Favoriten