I love him despite his faults.
- Ben onun hatalarına rağmen onu seviyorum.
Despite all his faults, everybody likes him.
- Tüm hatalarına rağmen, herkes onu seviyor.
Although he's young, he has a grey beard.
- Genç olmasına rağmen gri sakalı var.
Although he is young, he is very careful.
- Genç olmasına rağmen, çok dikkatlidir.
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
I admire him, in spite of his faults.
- Ben onun hatalarına rağmen, ona hayranım.
Though they're twins, they don't have many interests in common.
- Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok.
Though I am tired, I will work hard.
- Yorgun olmama rağmen sıkı çalışacağım.
Nevertheless, I'm immensely proud.
- Bütün bunlara rağmen, ben son derece gurur duyuyorum.
We're quite insignificant, but awesome nevertheless.
- Biz oldukça önemsizdik ama buna rağmen müthiştik.
Nevertheless, she took off her coat and seemed ready for a short conversation.
- Buna rağmen, o ceketini çıkardı ve kısa bir konuşma için hazır görünüyordu.
She has a lot of faults. Still, I like her.
- Çok hatası var. Buna rağmen onu severim.
All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
- Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
She told him once and for all that she would not go to the movie with him.
- Ona bir kez söyledim ve her şeye rağmen onunla sinemaya gitmedim.
I told her once and for all that I would not go shopping with her.
- Ona bir kez söyledim ve her şeye rağmen onunla alışverişe gitmedim.
Even though we tried hard, we couldn't beat Jane.
- Biz sıkı çalışmamıza rağmen, Jane'i yenemedik.
Even though I felt that there was something strange, I just didn't know what it was.
- Ben garip bir şey olduğunu hissetmiş olmama rağmen, ben sadece onun ne olduğunu bilmiyordum.
While he likes English, he is weak in mathematics.
- İngilizce sevmesine rağmen, o, matematikte zayıftır.
For all his faults, Sam is still a very likable person.
- Sam, yaptığı tüm hatalarına rağmen hâlâ çok sevimli bir kişidir.
For all his faults, he is a good fellow.
- Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.
kara rağmen hakem maçı iptal etmedi.
The wine was very expensive, but even so he wanted to buy it.
- Şarap çok pahalıydı, buna rağmen onu satın almak istedi.
You managed it after all.
- Her şeye rağmen onu başardın
Tom didn't buy it after all.
- Her şeye rağmen onu almadım.
Nonetheless, she loved the children and was content with the work.
- Her şeye rağmen, o, çocukları seviyordu ve işinden memnundu.
No one could solve the problem after all.
- Buna rağmen kimse problemi çözemedi.
Despite our efforts, we failed after all.
- Bütün çabalarımıza rağmen, sonuçta hepimiz başarısız olduk.
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.
- Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.
Although I trusted the map, it was mistaken.
- Haritaya güvenmeme rağmen,o hatalıydı.
Although he is young, he is very careful.
- Genç olmasına rağmen, çok dikkatlidir.