Tom always wants to sit in the front row.
- Tom her zaman ön sırada oturmak ister.
Do you want to sit down?
- Oturmak istiyor musunuz?
Tom wanted to sit down for a few seconds.
- Tom, birkaç saniye için oturmak istedi.
All you have to do is sit down here and answer the doctor's questions.
- Tüm yapmanız gereken, burada oturmak ve doktorun sorularını cevaplamak.
She resides in New York.
- O, New York'ta oturmaktadır.
All Tom really wanted was a place to sit down and rest.
- Tom'un gerçekten tek istediği oturmak ve dinlenmek için bir yerdi.
In the U.S., you have the option, when you enter a restaurant, to sit in the smoking or non-smoking section.
- ABD'de bir restorana girerken seçeneğin vardır, sigara içilen ya da sigara içilmeyen yerde oturmak.
Tom didn't feel like sitting for two hours in a movie theater.
- Tom'un canı bir tiyatro koltuğunda iki saat oturmak istemiyordu.
Tom seems to enjoy just sitting on the dock and watching the seagulls.
- Tom sadece rıhtımda oturmaktan ve martıları izlemekten hoşlanıyor gibi görünüyor.
Tom struggled to sit up.
- Tom dik oturmak için çabaladı.
I don't like to sit outside.
- Ben dışarıda oturmaktan hoşlanmıyorum.
They are looking for chairs to sit on.
- Oturmak için sandalyeler arıyorlar.
Would you like to sit on my knee?
- Benim dizimin üzerinde oturmak ister misin?
Would you like to be seated?
- Oturmak ister misiniz?
I really don't want to sit in that room.
- O odada gerçekten oturmak istemiyorum.
I'm awfully glad you've come to live at Green Gables.
- Oturmak için Green Gables'a gelmenize son derece sevindim.
This is where Fadil wanted to live.
- Burası Fadıl'ın oturmak istediği yerdir.
I would like to take a seat over there.
- Ben orada oturmak istiyorum.