-e kızgın

listen to the pronunciation of -e kızgın
Türkisch - Englisch

Definition von -e kızgın im Türkisch Englisch wörterbuch

-e kızgın
annoyed at
-e kızgın
annoyed with
kızgın
mad

Your wife is mad at you. - Eşiniz size çok kızgın.

I hope Tom's not too mad at me. - Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum.

kızgın
hot

Tom is likely to be hot. - Tom muhtemelen kızgın olacak.

kızgın
angry

Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear. - Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.

I'm never angry without reason. - Sebep olmadan asla kızgın olmam.

kızgın
furious

He reacted furiously. - O, kızgın bir şekilde tepki verdi.

Republicans were furious. - Cumhuriyetçiler çok kızgındı.

kızgın
annoyed

Tom seems to be annoyed with himself. - Tom kendisine kızgın görünüyordu.

Even Tom looked annoyed. - Tom bile kızgın görünüyordu.

kızgın
frowning
kızgın
surly
kızgın
(Konuşma Dili) in a bad temper
kızgın
superheated
kızgın
infuriated
kızgın
estral
kızgın
(Otomotiv) scalding
kızgın
burning
kızgın
exercise
kızgın
belligerent
kızgın
exercised
kızgın
heated
kızgın bir şekilde
wrathfully
kızgın boğa
raging bull
kızgın buhar
(Gıda,Teknik) superheated vapor
kızgın buhar soğutucusu
desuperheater
kızgın mısın
are you angry
kızgın olmak
be angry at
kızgın su
superheated water
kızgın
glowing
kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak
anchored to an angry stamp of animal skins
kızgın olmamak
Not to be angry
kızgın
hot, red-hot; angry, furious, cross, black; in heat, in rut
kızgın
huffy
kızgın
red hot
kızgın
red
kızgın
hot-blooded
kızgın
boiling
kızgın
indignant

Tom looked indignant. - Tom kızgın görünüyordu.

kızgın
cross

When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry. - Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.

kızgın
flaming
kızgın
black

Why does he look black? - O niçin kızgın görünüyor?

kızgın
ardent
kızgın
ireful
kızgın
fervent
kızgın
dyspeptic
kızgın
irate
kızgın
fierce

Savages fear the appearance of a fierce wild beast. - Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.

Tom gave me a fierce look. - Tom bana kızgın bir görüntü verdi.

kızgın
indignantly
kızgın
fiery
kızgın
angry with

Sue's very angry with you, my new waitress said. - Sue size çok kızgın, yeni garson kız söyledi.

My mother told me why my father was so angry with me. - Annem, babamın bana neden çok kızgın olduğunu bana anlattı.

kızgın
inflamed
kızgın
estral, in heat; in rut
kızgın
baking
kızgın
red-hot, red or glowing with heat
kızgın
pissed off [sl.]
kızgın
incensed
kızgın bakış
black look
kızgın bakış
black looks
kızgın bir biçimde
resentfully
kızgın bir biçimde
glowingly
kızgın bir sesle söylemek
rasp
kızgın bir şekilde
angrily

Mary stomped her foot angrily. - Mary kızgın bir şekilde ayağını yere vurdu.

He looked at her angrily. - O, kızgın bir şekilde ona baktı.

kızgın bir şekilde
furiously

He reacted furiously. - O, kızgın bir şekilde tepki verdi.

kızgın buhar
superheated steam
kızgın buharla kurutma
(Gıda) superheated steam drying
kızgın buharla kurutma
superheated-steam drying
kızgın bulut
nuée ardente
kızgın bulut
cloud of volcanic smoke and ashes
kızgın dam prov
Turkish bath
kızgın demir
brand
kızgın demirle tahta işlemesi
poker work
kızgın fil
must
kızgın görünmek
look like the wrath of god
kızgın iken kırılan
red short
kızgın kadın
fury
kızgın kızgın
angrily
kızgın levha
hot plate
kızgın nokta
hot spot
kızgın olmak
to be angry (with)
kızgın olmak
be in a wax
kızgın olmak
be angry with smb
kızgın olmak
be mad
kızgın su buharı
super heating
kızgın sulu ısıtma
hot-water heating
kızgın tel
hot wire
kızgın tel yöntemi
hot wire method
kızgın telli ampermetre
hot-wire ammeter
kızgın telli ampermetre
(Elektrik, Elektronik,Teknik) thermal ammeter
kızgın telli ampermetre
hot-wire amrneief
kızgın telli anemometre
hot wire anemometer
kızgın telli manometre
hotwire manometer
kızgın telli röle
hot-wire relay
kızgın telli sayaç
hot-wire meter
kızgın yağda boyama
hot-oil dyeing
kızgın yağda haşlama
deep-frying
kızgın yağda pişirme
deep-frying
kızgın yüzey
hot surface
kızgın çözgenle kurutma
superheated-solvent drying
kızgın çözgenle kurutma
(Gıda) superheated solvent drying
Türkisch - Türkisch

Definition von -e kızgın im Türkisch Türkisch wörterbuch

kızgın
Kızmış olan, öfkeli, mütehevvir
kızgın
Çok ısınmış, ısıtılmış veya kızdırılmış
kızgın
Kızmış olan, öfkeli, mütehevvir: "Hani Allah sizi inandırsın, bu kadar kızgın olmasaydım, korkardım."- S. F. Abasıyanık
kızgın
Çok ısınmış, ısıtılmış veya kızdırılmış: "Kızgın bir demire dökülen damla iz bırakmaz, buhar olur."- C. Meriç
kızgın
Kızışık, zorlu, sert, şiddetli
kızgın
Eş arayan (hayvan)
kızgın bulut
Yanardağlardan fışkırıp yüksek ısıda su buharı ve başka gazlardan oluşmuş, içine kül ve lav karışmış bulut görünüşünde yığın
-e kızgın
Favoriten