Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
He seldom gets sick because he is careful about his health.
- Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
You need to be more attentive.
- Daha dikkatli olmalısın.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
- Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
You must be careful not to make him angry.
- Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
He wants to keep a close eye on the rules.
- O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
We all need to pay closer attention to what Tom says.
- Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.
Be alert when you cross a busy street!
- İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.
My son needs to be more alert at school.
- Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.
We have to be cautious.
- Dikkatli olmak zorundayız.
I wanted to be cautious.
- Dikkatli olmak istedim.
I'm very mindful of that.
- Onun hakkında çok dikkatliyim.
I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
- Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.
You've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundasın.
I have to be careful from now on.
- Artık dikkatli olmak zorundayım.