-e bayılmak

listen to the pronunciation of -e bayılmak
Türkisch - Englisch

Definition von -e bayılmak im Türkisch Englisch wörterbuch

-e bayılmak
be crazy about
-e bayılmak
hang up
-e bayılmak
{k} be mad about
bayılmak
faint

I think you should lie down. You look like you're about to faint. - Bence yatmalısın. Bayılmak üzeresin gibi görünüyorsun.

Tom looks like he's about to faint. - Tom bayılmak üzere gibi görünüyor.

bayılmak
conk
bayılmak
blackout
bayılmak
fall for
parayı bayılmak
fork out money
parayı bayılmak
shell out money
ayılmak bayılmak
to go through paroxysms of grief. ayılıp bayılmak 1. to go through paroxysms of grief. 2. to be infatuated (with)
bayılmak
be enamored of
bayılmak
swoon
bayılmak
enthuse
bayılmak
slang to pay (money). bayıla bayıla willingly, with great joy
bayılmak
to feel faint
bayılmak
(for a plant) to droop
bayılmak
to be thrilled (with), be enraptured (by), like greatly
bayılmak
be taken with
bayılmak
be taken by
bayılmak
pass out; be fond of
bayılmak
to faint, to pass out, to swoon; to swoon (over sb/sth)," "to love, to adore, to go crazy over, to be fond of, to fall for, to dote on sb/sth, be enamoured of sb/sth; (money) to pay up, to shell out, to cough up
bayılmak
lose consciousness
bayılmak
adore
gözleri bayılmak
for one's eyes to have a sleepy or desirous look
gülmekten bayılmak
to faint with laughter, to be exhausted with laughter
gülmekten bayılmak
to faint with laughter
içi bayılmak
to be famished
içi bayılmak
1. to feel faint (with hunger). 2. to feel full and thirsty (after eating too much rich food)
parayı bayılmak
to shell out
parayı bayılmak
to pay out money
sıcaktan bayılmak
swelter
yüreki bayılmak
to be very hungry, be caving in
yüreği bayılmak
to be famished
Türkisch - Türkisch

Definition von -e bayılmak im Türkisch Türkisch wörterbuch

bayılmak
Sıcak, açlık, susuzluk, yorgunluk gibi etkenlerle dayanma gücünü yitirmek
bayılmak
Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek
bayılmak
Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek: "Akşam vapurda giderken bir kadının bayıldığını gördüm."- S. F. Abasıyanık. Çok hoşlanmak, çok sevmek: "Hatta kıza bayıldığını bile anlasaydı neye yarardı?"- R. H. Karay
bayılmak
Sıcak, açlık, susuzluk, yorgunluk gibi etkenlerle dayanma gücünü yitirmek: "Uzakta görülen manzaralar insana sıcaktan bunalmış ve bayılmış hissini verir."- A. Ş. Hisar
bayılmak
Vermek, ödemek
bayılmak
Çok hoşlanmak, çok sevmek
-e bayılmak
Favoriten