She accused me of stealing her money.
- O beni parasını çalmakla suçladı.
Tom accused Mary of stealing some money.
- Tom, Mary'yi biraz para çalmakla suçladı.
Tom stopped knocking on the door as soon as he realized Mary wasn't home.
- Tom Mary'nin evde olmadığını farkeder etmez kapıyı çalmaktan vazgeçti.
Tom didn't even bother knocking on the door.
- Tom bile kapıyı çalmak için rahatını bozmadı.
Tom enjoys playing the flute.
- Tom flüt çalmaktan zevk alıyor.
I thought Tom would be better at playing the flute than that.
- Tom'un flüt çalmakta bundan daha iyi olacağını düşündüm.
The amount of time you spend practicing the trumpet is up to you.
- Trompet çalmak için harcadığın zamanın süresi sana kalmıştır.
The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual.
- Hırsızlar kadının arabasını çalmak istedi fakat beceremediler çünkü düz vites kullanmasını bilmiyorlardı.
She was tired of knocking on heaven's door.
- O, cennetin kapısını çalmaktan bıktı.
We were just about to knock.
- Biz kapı çalmak üzereydik.