- göre

listen to the pronunciation of - göre
Türkisch - Englisch

Definition von - göre im Türkisch Englisch wörterbuch

- göre
- By
göre
according to

According to the weather forecast, it will snow tomorrow. - Hava tahminlerine göre yarın kar yağacak.

According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring. - Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.

göre
according

According to the weather forecast, it will snow tomorrow. - Hava tahminlerine göre yarın kar yağacak.

Cut your coat according to your cloth. - Ayağını yorganına göre uzat.

göre
with respect to

These sentences only differ with respect to tense. - Bu cümleler zamana göre farklı.

göre
by
göre
pursuant
göre
{e} to
göre
in compliance with
göre
(Dilbilim) in comparison with
göre
by the fact
göre
in view of
göre
on
göre
under

According to the CRC, all people under 18 are considered to be children. - ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.

You can't understand how much I love Mary, right? - Mary'yi ne kadar sevdiğimi göremiyorsun, değil mi?

göre
(Latin) secundum
göre
accord

Cut your coat according to your cloth. - Ayağını yorganına göre uzat.

According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring. - Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.

göre
{e} considering

Tom did well considering his age. - Tom yaşına göre iyi yaptı.

göre
{e} after

The weather forecast said that it would rain this afternoon, but it didn't. - Hava tahminine göre bu öğleden sonra yağmurlu olacaktı ama öyle olmadı.

Her duty was to look after the children. - Onun görevi çocuklara bakmaktı.

göre
in accordance with

In accordance with Japan's constitution, the emperor is a symbol of the Japanese state and the unity of the Japanese people. - Japonya anayasasına göre imparator, Japon devletinin ve Japon halkının birliğinin sembolüdür.

We played the game in accordance with the new rules. - Oyunu yeni kurallarına göre oynadık.

göre
accordingly

Plan your life accordingly. - Hayatınızı buna göre planlayın.

You must judge the situation and act accordingly. - Durumu tartmalı ve ona göre hareket etmelisin.

göre
than

There were fewer accidents this year than last. - Bu yıl geçen yıla göre daha az kaza vardı.

Tom is doing much better than before. - Tom eskiye göre çok daha iyi yapıyor.

göre
by the side of
göre
since, as, seeing as how: Ahtapot piştiğine göre artık yiyebiliriz. As the octopus is cooked, now we can eat it
göre
according as
göre
in pursuant of
göre
according to, considering, as to, in respect of, in accordance with
göre
for

No one doubts her fitness for the post. - Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.

You are doing well for a cub reporter. - Acemi bir muhabir olarak görevini iyi yapıyorsun.

göre
for all

Tom might be dead for all we know. - Tom bütün bilgimize göre ölü olabilir.

I have an important mission for all of you. - Hepiniz için önemli bir görevim var.

göre
in (one's) opinion
göre
in respect of
göre
(which is) right for, (which) suits: Bu tasma tam bizim köpeğe göre. This collar is just right for our dog
göre
as regards
göre
per

She performed her duties. - O, görevlerini yaptı.

You should give this task to some other person. - Bu görevi başka bir kişiye vermelisin.

göre
inasmuch as
göre
pursuant to
göre
according to, as to, in respect of, with respect to
göre
compared to

Compared to her, I'm very impractical. - Ona göre, çok beceriksizim.

Compared to her, I am very impractical. - Ona göre, çok elverişsizim.

Türkisch - Türkisch

Definition von - göre im Türkisch Türkisch wörterbuch

göre
Uygun, elverişli, için: "Doğrusunu söyle de biz ona göre davranalım!"- O. C. Kaygılı
göre
Bir şeye uygun olarak, bir şey uyarınca, gereğince: "... günün modasına göre taranmış saçlarıyla güzel bir kadın başı uzandı bahçeye."- N. Cumalı
göre
Bakılırsa, hesaba katılırsa, göz önünde tutulunca, nazaran: "Bilginlerin dediğine göre on milyona yakın Türk yurt değiştirdi."- N. Araz
Göre
bakarak
göre
Uygun olarak, bir şey uyarınca, gereğince
göre
Bakılırsa, hesaba katılırsa, göz önünde tutulunca, nazaran
göre
bakımından
- göre
Favoriten