Tom kept trying to call Mary, but she never answered her phone.
- Tom Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.
I just wanted to call you and let you know I'd be late.
- Sadece seni aramak ve geç kalacağımı bildirmek istedim.
Many men left for the West in search of gold.
- Birçok insan altın aramak için Batı'ya gitti.
Many men set out for the West in search of gold.
- Birçok insan altın aramak için Batıya yola çıktı.
He came to New York in order to look for a job.
- Bir iş aramak için New York'a geldi.
I have to look for my pen.
- Dolma kalemimi aramak zorundayım.
Some Asians seek more technological solutions.
- Bazı Asyalılar daha teknolojik çözümler aramaktadır.
Some Whites seek more imperial solutions.
- Bazı Beyazlar daha muhteşem çözümler aramaktadır.
If you have any more questions, please don't hesitate to call.
- Eğer daha fazla sorunuz varsa, aramakta tereddüt etmeyiniz.
If you have any questions, don't hesitate to call.
- Eğer herhangi bir sorununuz varsa, aramak için tereddüt etmeyin.
It is a good habit to look up new words in a dictionary.
- Yeni kelimeleri sözlükte aramak iyi bir alışkanlıktır.
All the villagers went into the mountains to look for a missing cat.
- Bütün köylüler kayıp bir kediyi aramak için dağlara gittiler.
The police have given up looking for the missing child.
- Polis kayıp çocuğu aramaktan vazgeçti.
I'm not going to stop looking until I find Tom.
- Tom'u buluncaya kadar aramaktan vazgeçmeyeceğim.
Trying to find happiness only makes you unhappy.
- Mutluluğu aramak seni sadece mutsuz eder.
I've been looking for a new job for a long time.
- Ben uzun bir zamandır yeni bir iş aramaktayım.
Tom came to Boston looking for work.
- Tom iş aramak için Boston'a geldi.
Don't bother to call on him.
- Onu aramak için zahmet etmeyin.
Do not search for a calf under an ox.
They did not have time to search for it.
- Onu aramak için zamanları yoktu.
The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel.
- Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.
Tom has been hunting for a job since he lost his previous job last year.
- Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır.
He is busy with job hunting.
- O, iş aramakla meşguldür.
Tom rummaged through his closet looking for a pair of black shoes.
- Tom bir çift siyah ayakkabı aramak için dolabını didik didik aradı.