He'll succeed in time.
- O zamanla başarılı olacak.
In times of abundance, remember the times of famine.
- Bolluk zamanlarında kıtlık zamanlarını hatırla.
Things change over time.
- Şeyler zamanla değişir.
Over time, things only got worse.
- Zamanla, şartlar yalnızca kötüleşti.
With time, everything will become clear.
- Zamanla her şey açığa kavuşacak.
Murder, rape, and torture are atrocities associated with times of war.
- Cinayet, tecavüz ve işkence savaş zamanlarıyla ilişkili vahşetlerdir.
Our website is offline for scheduled maintenance.
- Web sayfamız zamanlanmış bakım nedeniyle çevrimdışıdır.
We are behind schedule.
- Biz zamanlamanın gerisindeyiz.
In the course of time, he changed his mind.
- O, zamanla fikrini değiştirdi.