(v) hazırlamak

listen to the pronunciation of (v) hazırlamak
Türkisch - Englisch
setup
Equipment designed for a particular purpose; an apparatus

The laboratory included an elaborate setup for measuring the energy.

the first part of a joke that contains a decoy assumption to misdirect the audience into accepting a bogus 1st story
an action of some sort designed to distract the opponent or cause a reaction, allowing an easier takedown
A computer software utility designed to install the necessary components and perform configuration necessary for a new software application. Also used as an adjective: e.g. "setup program"
Most guitar shops that I've encountered offer a setup service Usually for a modest fee (around £50) they will take a guitar and adjust the action to your requirements, correct the intonation, re-string and clean the guitar (maybe do some other stuff as well) In the case of setting the action and intonation this is a good idea if like me your bad at these things ! Once set up, the guitar shouldn't need another one for a while (a couple of years) Its a good idea to get a setup done on a brand new guitar, because although they are usually setup in the factory, it will be a quick job and then the guitar will have been banged around a bit in transportation Obviously the more expensive the guitar the more the reason to get it set up, you wouldn't pay £50 for a setup on a £50 guitar (or at least I wouldn't)
A laboratory procedure in which teeth are removed from the plaster cast and repositioned in wax May be used as a diagnostic tool to evaluate alternative treatment plans, particularly when orthognathic surgery is required in addition to orthodontic treatment
When referring to software, a program within the software that prepares the program to work with your computer and its devices
The set of activities required to prepare a resource for a production run that requires different settings or tooling than the previous run Setup costs include the labor required for machine adjustments, consumables used and defective items produced while finalizing the setup
the various plot points that give the audience the information needed to understand an upcoming situation
Custom programming necessary for every batchload project
The arrival of PDI and the action followed therebye is called a setup The sending of a pass schedule data to the level-1 system in order for it to position to the right positionings before an operation is also called a setup
The fashion in which something is organized or arranged
An act to frame someone; an effort or arrangement aimed at placing the blame on somebody
(Ticaret) The set of activities required to prepare a resource for a production run that requires different settings or tooling than the previous run. Setup costs include the labor required for machine adjustments, consumables used and defective items produced while finalizing the setup
the way something is organized or arranged; "it takes time to learn the setup around here
All parts were flowed at 28" H2O on all tests All tests were performed on SF600 flow benches A radius clay inlet was used unless noted otherwise The GN1 heads wer eecono-ported and matched to a 1200 intake by Champion
Installing a new program or changing the configuration of an existing program
Manual or automatic adjustments of flow cytometer settings for consistent performance using stable beads or fixed biological preparations The FACScan uses automatic adjustment procedures to set photomultiplier tubes and fluorescence compensation
The installation program supplied with this COBOL system
hazırlamak
prepare

I have to prepare my presentation. - Sunumumu hazırlamak zorundayım.

We did our best to prepare Tom for what was going to happen. - Olacak şeye Tom'u hazırlamak için elimizden geleni yaptık.

hazırlamak
arrange
hazırlamak
stage
hazırlamak
cater for
hazırlamak
lay out
bavul hazırlamak
pack
gereklerini hazırlamak
cater for
yayına hazırlamak
edit
hazırlamak
setup
(çay/kahve) hazırlamak
brew
hazırlamak
work on
hazırlamak
make up
hazırlamak
brace
hazırlamak
poise
hazırlamak
to table
hazırlamak
(deyim) lay on
hazırlamak
cook

I'm busy cooking dinner. - Akşam yemeği hazırlamakla meşgulüm.

As far as I go, I'm a cook. The only thing I do is prepare the food. - Bildiğim kadarıyla, ben bir aşçıyım. Yaptığım tek şey yemek hazırlamak.

hazırlamak
gird
hazırlamak
provide
hazırlamak
install
hazırlamak
cause
hazırlamak
fix

I came to fix you a decent meal. - Sana iyi bir yemek hazırlamak için geldim.

hazırlamak
accustom
hazırlamak
pack
hazırlamak
steel
hazırlamak
do
hazırlamak
to prepare, get (someone, something) ready, ready
hazırlamak
get up
hazırlamak
organize
hazırlamak
make

Tom said that he didn't have enough time to make his own lunch. - Tom kendi öğle yemeğini hazırlamak için yeterli zamanını olmadığını söyledi.

Tom just drank the last cup of coffee. We'll have to make another pot. - Tom az önce son fincan kahveyi içti. Ona bir demlik daha hazırlamak zorunda kalacağız.

hazırlamak
design
hazırlamak
produce
hazırlamak
(Ticaret) issue
hazırlamak
make something up
hazırlamak
dispose
hazırlamak (bir plan vb'ni)
work out
hazırlamak (ilaç vb)
dispense
hazırlamak (ilaç)
dispense
hazırlamak (kötü bir plan)
brew
hazırlamak (kötü bir şey)
brew
ilaç hazırlamak
dispense
katalog hazırlamak
catalog
proje hazırlamak
(İnşaat) project
proje hazırlamak
(İnşaat) design
tezgah hazırlamak
collude
hazırlamak
set up
belge hazırlamak
prepare a document
belge hazırlamak
preparing document
ortam hazırlamak
(deyim) Pave the way for something
alaşım hazırlamak
alloy
ayrıntılarıyla hazırlamak
work out
baskıya hazırlamak
redact
bir çırpıda hazırlamak
whip up
bütçe hazırlamak
prepare a budget
bütçe hazırlamak
set a budget
bütçe hazırlamak
draw up a budget
demo hazırlamak
prepare a demo
entrika hazırlamak
collogue
fatura hazırlamak
issue an invoice
fatura hazırlamak
raise an invoice
fatura hazırlamak
make out an invoice
fatura hazırlamak
prepare an invoice
gizlice hazırlamak
hatch
hazırlamak
to prepare; to make ready; to accustom; to cause; (sofra/masa) to set; (ilaç/reçete) to dispense; to make up
hazırlamak
work up
hazırlamak
equip
hazırlamak
set by
hazırlamak
lay
hazırlamak
set

It only took Mary a few minutes to set the table. - Masayı hazırlamak Mary'nin sadece birkaç dakikasını aldı.

Whose turn is it to set the table? - Masayı hazırlamak için kimin sırası?

hazırlamak
make ready
hazırlamak
(plân) formulate
hazırlamak
concoct
hazırlamak
engross
hazırlamak
coach
hazırlamak
groom
hazırlamak
knock up
hazırlamak (bir kimseyi)
fit for
iskeletini hazırlamak
skeletonize
istatistik hazırlamak
prepare statistics
kendini hazırlamak
brace oneself for smth
kendini hazırlamak
nerve oneself
komplo hazırlamak
organize a conspiracy
kışa hazırlamak
winterize
liste hazırlamak
compile a list
liste hazırlamak
draw up a list
liste hazırlamak
prepare a list
masayı hazırlamak
lay the table
müsveddesini hazırlamak
to draught
numune hazırlamak
prepare sample
plan hazırlamak
draw up a plan
plan hazırlamak
prepare a plan
projesini hazırlamak
project
rapor hazırlamak
prepare a report
sirküler hazırlamak
circularize
sofrayı hazırlamak
lay the cloth
suikâst hazırlamak
conspire
sunum hazırlamak
prepare a presentation
sınav sorularını hazırlamak
set an examination
sınava hazırlamak
cram
tasarı hazırlamak
draught
teklif hazırlamak
prepare an offer
tekrar valiz hazırlamak
repack
tez hazırlamak
do a thesis
tez hazırlamak
write a thesis
tez hazırlamak
write up a thesis
tezgâh hazırlamak
to collude
yasa hazırlamak
prepare a law
yatak hazırlamak
shake down
yayına hazırlamak
subedit
yayına hazırlamak
to edit
yeniden baskıya hazırlamak
re edit
zemin hazırlamak
to lay the groundwork (for)
çabucak hazırlamak
rustle up
çift nüsha olarak hazırlamak
indent
önceden hazırlamak
prearrange
önceden hazırlamak
precondition
önceden hazırlamak
prefabricate
önceden hazırlamak
preset
önceden hazırlamak
predispose
Türkisch - Türkisch

Definition von (v) hazırlamak im Türkisch Türkisch wörterbuch

hazırlamak
Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek
hazırlamak
Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek: "Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık."- Y. K. Karaosmanoğlu
hazırlamak
Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek
hazırlamak
Birini herhangi bir şeyi yapabilecek veya bir şeyi yüklenebilecek duruma getirmek
hazırlamak
Sebep olmak, yol açmak
hazırlamak
Alıştırmak
hazırlamak
Önceden düzenlemek
hazırlamak
Bir maddeyi elde etmek
hazırlamak
Gelecek için önlem almak, ihtiyaçları tespit etmek
hazırlamak
Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek. Önceden düzenlemek. Önlem almak, sağlamak
(v) hazırlamak
Favoriten