Definition von (music) im Englisch Türkisch wörterbuch
- music
- {i} müzik
Ne tür müzik seversin?
- What kind of music do you like?
Justin Bieber müzik kariyerine başladığında on dört yaşındaydı.
- When Justin Bieber started his music career, he was fourteen years old.
- court music
- Saray müziği, klasik müzik
- face the music
- (Fiili Deyim ) yaptığının sonucuna katlanmak
- influence of music
- müziğin etkisi
- instrumental music
- (Muzik) çalgı müziği
- keen on music
- müziksever
- modern music
- (Muzik) çağdaş müzik
- music
- partisyon
- music appreciation
- müzikte takdir
- music appreciation
- (Eğitim) müzik anlayışı
- music cd
- (Bilgisayar) müzik cd
- music cd
- (Bilgisayar) müzik cd'si
- music files
- (Bilgisayar) müzik dosyaları
- music genre
- müzik türü
- music industry
- müzik endüstrisi
- music lessons
- (Bilgisayar) müzik dersleri
- music master
- (Muzik) müzik öğretmeni
- music notes
- (Bilgisayar) müzik notaları
- music player
- müzik çalar
- music program
- (Bilgisayar) müzik programı
- music room
- müzik odası
- music set
- set
- music stool
- (Muzik) piyano sandalyesi
- music taste
- müzik zevki
- music theory
- müzik teorisi
Tom müzik teorisi okudu.
- Tom studied music theory.
- music therapy
- müzik tedavisi
- play music
- çalgı çalmak
- rock music
- rock müzik
- rock music
- rak
- shared music
- (Bilgisayar) paylaşılan müzik
- sheet music
- (Muzik) ciltlenmemiş notalar
- sufi music
- tasavvuf müziği
- taste in music
- müzik zevki
- teacher of music
- müzikçi
- turkish art music
- (Muzik) türk sanat müziği
- turkish folk music
- (Muzik) türk halk müziği
- chamber music
- oda müziği
- church music
- kilise müziği
- classical music
- klasik müzik
- compose music
- bestelemek
- country music
- country müzik
O country müzikten nefret eder.
- She hates country music.
Mary, country müzikten hoşlanır.
- Mary likes country music.
- country music
- kantri müzik
Tom kantri müzik yapmaya başlamadan önce bir caz gitaristiydi.
- Tom was a jazz guitarist before he started playing country music.
- danceroom music
- dans salonu müziği
- department of music
- müzik bölümü
- electronic music
- çıncalık müzik
- face the music
- sonucuna katlanmak
- face the music
- ceremeyi çekmek
- folk music
- halk müziği
Halk müziğinden hoşlanırdım.
- I used to like folk music.
Tom halk müziği ile çok ilgileniyor.
- Tom is very interested in folk music.
- live music
- canlı müzik
- marching music
- marş
- martial music
- savaş şarkısı
- music
- makam
- music
- nota
Tom notaları okuyamaz.
- Tom can't read sheet music.
Tom nota okumayı bilmiyordu.
- Tom didn't know how to read music.
- music box
- laterna
- music box
- müzik kutusu
Müzik Kutusu Tiyatrosunda ne oynuyor?
- What's playing at the Music Box Theater?
Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
- Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
- music department
- müzik bölümü
- music director
- müzik yönetmeni
- music drama
- müzikli dram
- music hall
- çalgılı ve içkili gazino
- music hall
- müzikhol
- music lesson
- müzik dersi
- music school
- müzik okulu
Tom Boston'da bir müzik okulu açtı.
- Tom opened a music school in Boston.
Şarkı derslerimiz için, yolun karşısındaki müzik okuluna giderdik.
- For our singing lessons, we would go to the music school across the road.
- music set
- müzik seti
- music stand
- nota sehpası
- music stool
- piyano iskemlesi
- music teacher
- müzik öğretmeni
- polyphonic music
- çoksesli müzik
- polyphonic music
- polifonik müzik
- popular music
- popüler müzik
Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.
- As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music.
Roger Miller'ın Dang Me'si Amerikan folk müziği fanatikleri arasında ve popüler müzik fanatikleri arasında da bir liste başıydı. O miyonlarca adet sattı.
- Roger Miller's Dang Me was a hit with country music fans and with popular music fans too. It sold millions of copies.
- religious music
- dini müzik
O, dini müzik dinler.
- She listens to religious music.
- school of music
- müzik okulu
- serious music
- ciddi müzik
- symphonic music
- senfonik müzik
- academy of music
- müzik akademisi
- art music
- sanat müziği
- becoming less or smaller music
- daha az veya daha küçük müzik olma
- composing music
- müzik yazmak
- country music
- Amerikan folk müziği
Roger Miller'ın Dang Me'si Amerikan folk müziği fanatikleri arasında ve popüler müzik fanatikleri arasında da bir liste başıydı. O miyonlarca adet sattı.
- Roger Miller's Dang Me was a hit with country music fans and with popular music fans too. It sold millions of copies.
Senin favori Amerikan folk müziği sanatçın kim?
- Who's your favorite country musician?
- dance music
- dans müziği
O bir dans müziği plağı aldı.
- She has bought a record of dance music.
- dictionary of music
- müzik sözlüğü
- early music
- (Muzik) Avrupa klasik müziği
- early music
- (Muzik) Rönesans ve erken barok döneminin kendine özgü çalgılarıyla icra edilen müzüği
- experimental music
- deneysel müzik
- festivals of music
- müzik festivalleri
- folk music
- (Muzik) (Veya traditional music) Halk müziği
- fourth tone of a scale (music)
- Bir ölçek (müzik dördüncü tonu)
- function of music
- müzik işlevi
- go in for music
- müzik için gitmek
- good ear for music
- iyi bir müzik kulağı
- listen to music
- Müzik dinlemek
- listening to music
- müzik dinleme
- make music
- Müzik mi
- marching music
- mars
- marching music
- müzik yürüyüş
- mood music
- mood müzik
- music and effects track
- müzik ve efekt bandı, sözsüz ses kuşağı
- music band
- Müzik grubu
- music by ...
- Müzik:
- music centre
- müzik seti
- music engraving
- müzik oyma
- music fest
- müzik ziyafeti
- music library
- müzik kütüphanesi
- music master
- müzik ustası
- music on hold
- beklemede müzik
- music paper
- nota kâğıdı
- music scene
- müzik dünyasında
- music to my ears
- (deyim) Tam duymak istediğim şey! Güzel haber!
When I heard the news it was music to my ears. It was exactly what I wanted to hear.
- music-hall
- tiyatro - vodvil
- music-hall
- müzik - müzikhol, içkili ve çalgılı gazino
- oriental music
- oryantal müzik
- piece of music
- müzik parçası
- rap music
- (Muzik) Rep müzik
- sacred music
- kutsal müzik
- scenic music
- doğal müzik
- set something to music
- bestelemek
- set to music
- bestelemek
- the sound of music
- müzik sesi
- theatre of recorded music
- tiyatro kayıtlı müzik
- to face the music
- müzik yüz
- to play music
- müzik çalmak için
- to play rock music
- rock müzik çalmak için
- treatment by the use of music
- müzik kullanımı ile tedavi
- turkish art music
- Türk sanat müziği, Türk sanat mûsîkisi
- vocal music
- vokal müzik