My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
Incidentally, this room doesn't have anything like an air conditioner. All it has is a hand-held paper fan.
- Sırası gelmişken, bu odada klimaya benzer bir şey yok. Onun sahip olduğu tek şey elle tutulan kağıt yelpaze.
He is a bit like his father.
- O, biraz babasına benzer.
They used tools similar to those used there.
- Onlar orada kullanılanlara benzer aletler kullandılar.
The climate of New Zealand is similar to that of Japan.
- Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.
I see no analogy between your problem and mine.
- Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
The two brothers are very much alike.
- İki erkek kardeş birbirine çok benzer.
When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike.
- Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.
All of you behave similarly.
- Hepiniz benzer şekilde davranıyorsunuz.
They are the spitting image of one another.
- Onlar birbirlerinin benzeri.
We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
- Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
In a similar situation, I'd do the same.
- Benzer bir durumda, aynı şeyi yaparım.
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
- Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
All those flowers look alike.
- Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.
Tom's children all look alike.
- Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.
We shall never see her match.
- Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.
Tom and Mary bought matching shirts.
- Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.
You and I don't think alike.
- Sen ve ben benzer şekilde düşünmüyoruz.
You and I think alike.
- Sen ve ben benzer şekilde düşünüyoruz.
I need pens, notebooks and so on.
- Dolma kalemlere, defterlere ve buna benzer şeylere ihtiyacım var.