(adj ) jeru, jehruh

listen to the pronunciation of (adj ) jeru, jehruh
Englisch - Türkisch

Definition von (adj ) jeru, jehruh im Englisch Türkisch wörterbuch

possible
olabilir

Onun için mümkün olabilir fakat ben testi asla geçemezdim. - For him it may be possible, but I'd never pass the test.

Yarın ara sıra sağanaklar olabilir. - Occasional showers are possible tomorrow.

possible
mümkün

Onun yalan söylüyor olması mümkündür. - It is possible that he is telling a lie.

İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün. - It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.

possible
olanaklı

Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı? - Is it possible to travel at such a high speed?

Biraz yardım almadan bunu başarmanın olanaklı olduğunu sanmıyorum. - I don't think it's possible to do this without some help.

possible
muhtemel

Onun, o çocukken buraya gelmiş olması muhtemel. - It is possible that he came here when he was a child.

Tom muhtemelen Mary'ye bunu mümkün olan en kısa sürede yapması gerektiğini söyleyecektir. - Tom is probably going to tell Mary that she should do that as soon as possible.

possible
olası

Bu mümkün, ama olası değildir. - It's possible, but not probable.

Almanya olası bir açlıkla yüz yüze kaldı. - Germany faced possible starvation.

possible
olurlu
possible
akla yatkın
possible
rekor [spor.]
possible
(sıfat) olası, mümkün, olanaklı, akla uygun, makul
possible
muhtemel/mümkün
possible
{s} makul

Bunun tek bir makul açıklaması var. - There's only one possible explanation.

Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum. - I see no other possible explanation.

possible
mümkündür ki
possible
ihtimal

Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal. - That's possible but highly unlikely.

possible
{s} mümkün, olabilir, imkân dahilinde
possible
(Askeri) MUHTEMEL: Beyanı etkileyecek bazı emarelerin mevcut bulunduğu koşullar altında yapılmış bir beyanı nitelemekte kullanılan bir terim. Bu emare, ifadeyi garanti etmek için yeterlidir, ancak doğru olarak varsaymak için yeterli değildir. Ayrıca bakınız: "probable"
possible
possiblybelki
possible
imkân

Tom imkansızı mümkün hale getirmeye çalışıyor. - Tom's trying to make the impossible possible.

O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün. - That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.

possible
mümkün olan şey
Englisch - Englisch
possible